Fetih Ruhu
Merhaba dostlar.
Fetih, bizim genlerimizden gelen bir özelliğimiz olmalı. İslam’la birlikte bu ruh ulvi bir anlam kazandı. Bu ruhu taşıyan çok az milletten biri olduğumuzu düşünüyorum. Fetih ruhunu taşımamız hasebiyle belki de başka alanları ihmal ettik ve kayıpları da beraberinde taşıdık bu yüzden. Bu da mevzunun diğer bir boyutu.
İstanbul’un fethinin 563. Yıldönümünü 29 Mayıs’ta kutladık. İstanbul’un fethi 1910 yılından beri kutlanmasına rağmen daha çok son beş yıldır devletimizin de öncülüğünde daha da görkemli bir şekilde kutlanmaya başlandı. Ayasoyfa’nın ibadete açılma beklentisi canlılığını sürdürüyor. Ramazan ayının iftar programlarının 30 gün boyunca Ayasofya’dan yapılacağı söylendi. Müslümanlar için Ayasofya’nın ibadete açılması muhakkak bir sinerji oluşturacaktır. Üzerimizdeki kara bulutların kalkmasına katkısı olacaktır ama tek başına her şey değildir. Tarihi diziler, filmler, ardı ardına gelen büyük projeler, 2023 hedefleri derken iyiye doğru bir gidiş hali var. Oluşan bu sinerjinin karşısındaki karşı duruşları da göz ardı etmememiz gerekiyor.
İnsanımızın gönül dünyasına hitap eden mehter marşı başta olmak üzere, Diriliş Ertuğrul dizisindeki bazı karakter oyuncuların gösterişli giysileriyle kutlamalarda arzı endam etmeleri, muhteşem başka görüntüler derken bizi yüzyıllar öncesi ecdadımızın görkemli yıllarına götürdü ister istemez. İstanbul’un fethi kutlamaları daha çok bayramlar nasıl kutlanmalı düşüncesinin ipuçlarını bizlere fazlasıyla vermektedir. Milletin gönlüne hitap edebilmenin ehemmiyetini bir kez daha görmüş olduk.
Ülkemizde hala sesi çok çıkan bir güruh var ki bunlar medeniyetin hep batıdan geldiğine inanırlar. Ecdatlarını geçmiş tarihlerini ne komiktir ki pek kabullenmezler. Kendilerini kalburüstü sanırlar ve ona göre salınırlar ortalıkta. Çok etkindirler nedense. Sadece Artemis’i, Eros’u, Zeus’u, Roma’yı, Bizans’ı, şarabı, Keops’u, Antik çağı vs. bilirler ya da öyle bilmek isterler. Osmanlıyı, Selçukluyu, Türkleri ve Müslümanları pek bilmezler ya da bilmek işlerine gelmez. İstanbul’un fethini görmemeye çalışırlar. Bunlara karşı önyargılı değilim ama efsanelerde kaybolmalarına üzülmüyor değilim aslında. Ülkemizde azınlıkta olsa sesi çok çıkan bir güruhu her ne şartta olursa olsun memnun edemezsiniz. Bunlar İngiltere kraliyet düğününe methiyeler dizerler. Sıra gelir bizdeki düğünlere pekala veryansın ederler. Uç bir bakış açısı ama ülkeler arasında mübadele gerekiyor belki de.
Neyse biz konumuza geri dönecek olursak, son üçyüz yıldır durağan ve uyuyor durumunda olan bizlerin fetih ruhu ile birlikte dünya üzerinde etkin ve sözü geçen bir millet olmamız gerekiyor. Özellikle dünya Müslüman milletleri için çokta gerekli bir durum bu. İnsanlığın sorunlarının çözümünde de bizlerin rol alması gerekiyor. Egemen güçlerin dünya üzerinde gerçekte egemen olmadıkları sadece savaşlara ve gözyaşlarına sebep olduklarını bütün insanlık görüyor ama görmemezlikten geliyor. Biz yaşlar belki göremeyeceğiz ama elli yıl sonra dünyadaki dengelerin çok değişeceğine inanıyorum. Bu günün dünyasından çok daha farklı bir dünya bekliyor torunlarımızı. Bütün gayretimiz, torunlarımızın kucaklarında bulacakları yenidünyanın çok daha iyi olması yönündedir.
Fetih ruhu, tam bağımsızlığı getirecektir. Ayaklarımızdaki bütün prangaları kırıp kendi ayaklarımızın üzerinde yürümemizi sağlayacaktır. Fetih ruhu, çok çalışmayı, yerli sanayiyi, yerli üretimi beraberinde getirecektir. En önemlisi de kendine güven duygusunu geliştirecektir. Müslüman halkların sıkıntılarına gerçek anlamda dertlerine deva yine biz Müslümanlar bulacağız.
Fetih ruhunu yaşatabilmek için kültür alanındaki hurafeleri, yanlış uygulamaları kaldırarak insanımızın tabiatına, dinine kimliğine uygun olanları desteklemek geliştirmek ve yaşatmak gerekiyor. Batıcı dayatmalardan ve kültür emperyalizminden ancak bu şekilde korunabiliriz. Özenti halinden uzaklaşmamız ve kimliğimizi, insanımızı küçük görme hastalığından kurtulmalıyız. “Bir Türk dünyaya bedeldir” gibi hamasi duygulardan sıyrılıp gerçekçi bakış açılarıyla fetih ruhunu canlı tutmamız gerekiyor.
Fetih ruhunu canlı tutabilmek için, semboller elbette ki olacaktır ama önemli olan amaç ve sonuçtur. Türk İslam medeniyetine büyük katkılar yapmış, imparatorluk kurmuş ceddimizden ilham alarak başsız olan Müslümanların sorunlarına çareler üretebilmeliyiz. Yüreğimizde taşıdığımız fetih ruhu uyanışımızı tetikleyecektir. Bizler büyük bir İmparatorluğun mirasçılarıyız ve bunun gerekliliklerini yerine getirebilmeliyiz.
Sağlıcakla kalınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder