İrade Gazetesi - PDF Kitap - İlkay Coşkun
--
-----------------------------------------------------------------------------------------
Dersimiz Vatan
Merhaba dostlar.
15 Temmuz kara
gecesi belki de son yüzyılın en hassas demokrasi gecesiydi. Şafağında selamete
çıktık çıkmasına da kanımızı donduran bir hainlik de gün yüzüne çıktı. Ülke ve
millet olarak çok büyük dersler çıkarmamız gereken anları yaşadık. Binlerce nasihatin
yerine geçen bir musibetti yaşananlar. Millet ve devlet olarak şapkamızı
önümüze koyup nerelerde yanlışlar yaptık, bunun muhasebesini yapmamız
gerektiğini fazlasıyla gördük.
Eğitim, eğitim,
eğitim…
Doğumla birlikte başlayıp ölüme kadar
doğru, ahlaklı, vicdanlı, hümanist, dini, milli bir eğitim. Darbe teşebbüsünde
bulunan bu kadar çok generale, Nato’nun verdiği eğitimleri ve maddi imkânları duru
bir hafızayla sorgulamamız gerekiyor. Kendi milletine şuursuzca silah doğrultabilmenin
altında yatan nedenleri irdelememiz gerekiyor. Okullarımızda vatan sevgisini
konu alan derslerimiz var ama menfaatler gereği bu sevginin yıllar içerisinde
bir kenara konmuş olmasına şahit olduk ne yazık ki. Globalleşen dünyaya uyum sağlamanın
yanında milletin öz değerlerini, milliliği, vatan sevgisini ve olgusunu muhafaza
etmemizin gerekliliğini öncelikli olarak gördük. Hangi menfaat gereği göz ardı
edildi bu değerler irdelememiz gerekiyor.
Güvenlik, kültürel ve ticari anlamında uluslar
arası birliktelikler elbette ki olacaktır ama bu birlikteliklerde, milli
kimliğimizle etkin, yetkin ve dimdik olabilmeliyiz. Bu olay sonrası Nato gibi
üyeliklerimizi ciddi anlamda sorgulamamız da gerekiyor. Eğer üst düzey general
düzeyindeki askerlerin, Nato’dan gizli veya aleni olarak aldıkları yüksek
miktardaki paralar bilinirken, bu insanların minnet ve menfaat duygusuyla nasıl
hareket ettiklerini çok acı bir şekilde fark ettik. Alınan bu paralar kamuoyuna
eğitim, proje gibi masum gözüken kanallarla aktarılıyor gibi yansıtılması ise
işin cabası. Bu durum menfaatleşen ve parayı alan insanda o ülkeye hem
hayranlık duygusunu hem de minnet duygusunu geliştiriyor. Nato ya da benzeri
oluşumlardan alınan tüm bu paralar kişilere değil de devletin kasasından sonra gerekli
yerlere ve bireylere iletilmesi daha uygun olacaktır. Böylelikle Nato gibi
kurumlarda görev alan kişiler, başka oluşumlara değil de kendi kurumlarına
gönül bağıyla bağlılığı artacaktır. Nihayetinde kişi kendi devletine hayranlığı
gelişecektir. Bu verdiğim örneği devletimizin üst kademelerinde olup da bu tür yüksek
rakamlar alan geneli içinde geçerlidir.
Gerek askeri gerekse de sivil darbeleri
tamamen ülke gündeminden çıkarmak bu kadarda zor değil. Bu noktada yol ve
yöntemler bellidir. Japonya, Almanya gibi gelişmiş ülkeler bu riski nasıl minimize
ettilerse, bizde alınacak ve alınmaya çalışılan tedbirlerle bu ihtimali ortadan
kaldırmalıyız. Hükümet bu olaylar sonrasında aldığı OHAL kararıyla, darbe
zeminini ortadan kaldırma adına kalıcı tedbirleri hızlı bir şekilde almaya
başlandı ve kararlılıkla devam edeceğini umut ediyorum.
Devletimizin her
kademesinde görev yapan her bireye şu duygu verilmeli. Elde ettikleri makamlar,
rütbeler, geniş imkânlar kendi harikalıklarından, kendi kerametlerinden çok
devletimizin büyüklüğündendir. Üst
düzey görevlere talip olanlar kerameti kendilerinde görmeyip milletin gücünde sinerjisinde
aramalıdırlar. 15 Temmuz gecesi görüldü ki devletin tüm donanımlarına
sahip bazı üst rütbeli askerlerin hain, asgari ücretle zar zor geçinen binlerce
vatandaşımızın şehitliği isteyecek kadar vatan sevgisiyle yanıp tutuştuğunu
gördük. “Ev kira ama vatan bizim” yazan
bir pankartta gördük ki milletimizin üzerine millet yok. Demek ki vatan sevgisi
imkanla, maaşla, mevkiiyle sağlanamıyormuş sadece. Devletimiz kod ayarlarını
gözden geçirmeli. Devleti güç odakları, eğilimler üzerinden değil de artık
kendisi yönetmeli. Amerika ve Avrupa bizim idolümüz olmaktan çoktan çıktılar.
Ekonomik gücümüz insanımızı kendine getirdi. Bu darbe girişimiyle sarsılmayan
ekonomimizin kıymetini bilerek, rehavete kapılmayarak her zaman bir adım öne
gitmeyi becerebilmeliyiz. Bizi işgal etmek istemelerinin temelinde bunun
olduğunu unutmamalıyız. Bulunduğumuz coğrafya daima uyanık olmamızı gerektiren
bir konum. Güçlü olduğumuz sürece ayakta kalabiliriz. Mücadele edebiliriz üst
akıllarla ve piyonlarıyla. İnancımız ve ekonomik gücümüz bizi biz yapan temel
güç olacaktır.
Çok net gördük ki en büyük ahmaklık,
milletin karşısında olmak, değişik gerekçeler öne sürerek vatan hainliğine
soyunmaktır. Bilmeleri gerekiyor ki 15 Temmuzdan sonra kahramanlık ve hainlik
kriterlerini küçük gördükleri millet belirlemiştir ve hep millet
belirleyecektir.
Velhasıl kim olursan ol, eğer vatan, millet,
insan sevgisini kalbinde barındırmıyorsan gerisi boş.
Sağlıcakla kalınız.
İlkay Coşkun
İrade Gazetesi .../ .../ 2016 - Yazı No: 111