7 Ocak 2015 Çarşamba

bal tutan parmağını yalasın ama..

bal tutan parmağını yalasın ama…                                                                                                                               
Selamlar dostlar.
Hayatımız hep çelişkilerle dolu. Doğrularla yanlışlar iç içe. Soğuklarda sıcağı arıyoruz, Ağustos’ta kışı. Hayatımızdaki doğrularımızı değerlendiriyoruz ama bir taraftan da yanlışlarımızı barındırıyoruz. Yönümüz hep güzele, güçlüye, başarıya dönük olsa da, acizliğimizi, çaresizliğimizi, tükenmişliğimizi de yaşıyoruz çoğu zaman.
Allahın, biz insanlara bahşettiği hayat serüvenini, yaşamaya çalışıyoruz hepimiz. Kimi zengin, kimi fakir, kimi sağlıklı, kimi hasta, kimi kısa, kimi uzun yaşıyor bu hayatı. Büyüklerimizin dilinden çok duymuşuzdur şu duayı; “Allah’ım ne verirsen hayırlısını ver” diye. Bu kadar hengamenin içerisinde önemli olanın hayat felsefesini akıl eleğinden geçirip iyi kurgulamak olduğu düşüncesindeyim. Sonuçta tam güzeli, tam doğruyu bulamasak da, doğrunun çevresinde olabilmekte en mantıklısı. İnsan kendi milletini, atasını ve birçok şeyi seçemiyor. Bizlere bahşedilen şartlarda, kendi tercihlerimizin sonucundaki şartları yaşıyoruz.  Ailenin, mahallenin, toplumun, dünyanın bir bireyi konumundayız nihayetinde.
Edevatıyla, çalışan aksamıyla belli bir amaca hizmet eden fabrika konumundayız. Varlığımız da aynı değil mi?
“Bal tutan parmağını yalar” konusuna gelirsek; geniş imkanlara ulaşan insanlar, ahlak kurallarının, din kurallarının, toplum nezdinde ki olumlu davranışların dışına çıkmadığı müddetçe sahip olduğu nimetlerden faydalanmalıdırlar tabii ki faydalanacaklardır. Bildiğiniz üzere, ihtiyacı olanı gözeterek yapılan paylaşmanın esas olduğu bir sistemde mutluluğumuz, huzurumuz, yaşam kalitemiz artar. Biz insanoğlu, zenginliği genelde para ile değerlendiriyoruz ne yazık ki. Hayatta öyle sınavlardan geçiyoruz ki. Araba fabrikası olan zenginimize, arabayı kullanacak sağlıklı bir evlat vermeyebiliyor Allah.  Maddi olarak çok önde olan insanı, mülkle imtihan ediyor bir şekilde Rabbim. Hayatını fakir olarak yaşayan bir insan seksen doksan yaşına kadar uzun yaşayabilirken de bir sınavdan geçmektedir. Genç yaştaki bir insanın, talihsiz bir şekilde uçak kazasında okyanusa karışması da başlı başına bir imtihandır.
Farklı hayatları yaşarken farklı sınavlardan geçtiğimiz hayat serüveninde, bal tutan parmağını yalasın ama çevresinde, bala ihtiyacı olanlara balından tattırsın görüşü hakim bende. Bu nasıl olacak derseniz; vergisini, zekâtını, sadakasını verdiğinde ihtiyacı olanlarla bir şekilde ballı parmağını paylaşmış olacaktır. Bu hem kendi iç huzuru hem de ballı parmağının sürekliliği anlamına gelir.
Bunu bir başka ifadesi de şükürdür. Her insanın hayattan aldığı artılarda var eksilerde. Sadece eksiklerimizi görerek dünyada mutsuz olmak yerine, şükretmenin daha güzel ve doğru olduğu gerçeği var önümüzde. Sonuçta dünyamızda ortalama olarak bir insanın ömrü 70-80 yıl gibi kısa bir zaman dilimi değil mi? Bu zaman dilimini güzel şekilde idame ettirmek biz insanoğlunun elindedir. Doğru yaşam herkes için en hayırlısı.
“Allahım, ne verirsen hayırlısını ver” amin
niceleri geldi, neler istediler
sonunda dünyayı bırakıp gittiler
sen, hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
o gidenlerde hep aynı senin gibiydiler
Ömer Hayyam

İlkay Coşkun
07.01.2015
İrade Gazetesi - bal tutan parmağını yalasın ama..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder