‘Gelirsen Bir Kimliğim Olur’ Şair Turhan Muharrem Turhan’ın üçüncü, şiir olarak ikinci kitabı. Ocak 2014 tarihinde Delisarmaşık Yayınlarından çıkan şiir kitabı taptaze şiirlerini sunuyor bizlere. Kitap dört bölüm olarak tasarlanmış. Şiirlerin bütünlüğüyle de uyumlu. Milattan önce Roma, Asur, Sümer gibi dönemlerin kadın ve erkek figürleriyle renklenen sayfalar bizi tarih yolculuğuna çıkarıyor adeta. İmajlar heykel figürlerine seyri sülük ediyor, ruhların bedenlerdeki son hallerini imliyor sanki.
Özdemir
İnce’nin şairler hakkındaki tespitiyle şiirleri okumaya başlıyoruz. Girizgâh
sözler Kuran’dan, Ahitlerden, Buddha’dan, Zarifoğlu’ndan, öte çağlardan
fısıldıyor adeta.
Onunla misket oynamıştık/ kaydıraklı parkın
kenarında/ saçlarını oğlan gibi kestirmişti/ az bozuktu ağzı ( syf 7 ) mısralarıyla şiir kitabının
bütününe hâkim çocuk ve çocukluk imgesiyle başlıyor. Şair, çocukluğunu antik
çağlara götürüp, ardından milattan önceki çocuk ruhlarını günümüze taşımaktadır. Çocuk imgelerinin hâkim olduğu mısralara
bakacak olursak;
Şortunun cebi yırtık bir çocuktum/ bakkal
dönüşü/ annesinin yoğurt al dediği paranın üstünü/ eve dönüş yolunda düşüren (
syf 9 )
Gözlerin gözlerimi bulsa/ bir anda değişir
mevsimler/ çocuk olurum ( syf 17 )
Uyanıyor içimin ağaçlarından erik aşıran
çocuğu ( syf 23 )
Ne vakit sana gelsem/ yüzün çocuk bir yüz
olurdu ( syf 34 )
Hem misketlerini alda gel/ diz çöküp
toprağa pantolonlar eskiteceğiz daha ( syf 40 )
/ ne zaman baksam bir çocuk yüzüne seni
görüyorum ( syf 51 )
Dudaklarından/ gözlerinden/ çocukluğundan
öptüm seni ( syf 58 )
Suya susamış toprak gibi gel/ süte şefkate doyamamış çocuklar gibi ( syf 73
Sen varsın sokakta gördüğüm çocukların
yüzünde (syf 87)
Serde yiğitliksin/ cepte adamlık/ heyyy/ çocuk yüzlü kadın ( syf 88 )
Yağmurların emzirdiği/ dalları sarı bir
baharın çocuğuyum/ saçı sakalı sarı/ çisil çisil bir mutluluğa ıslanıyorum (
syf 90 )
Şair
dimağında mekânların, şehirlerin ayrı önemi vardır. Mecidiyeköy, Roma, Antik
Yunan, Kızılay, Pierre Loti, Sirkeci,
Karaköy, Galata, Petersburg, Cerrahpaşa, Çengelköy, Alaçatı, Mamak, Ankara,
İstanbul, Tuna Boyları gibi birçok mekâna göndermeler var eserde. Gezinen ruhu,
zamanla ve mekânla buluşturuyor.
Şair;
Babil, Asur, Sümer, Enmerkar, Herodot, Arşipel,
Bellerophontes, Khimaria, Olympos, Pegasos, Aristo, Birmingham gibi
isimleri çokça kullanmış şiirlerinde. Bu da şairin kelime dağarcığının ne kadar
geniş olduğunu gösteriyor bizlere. Bu kelimelerle Antik çağların şiirini
yazıyor. Yelpazesindeki binyıllara şahitlik ediyor. Medeniyetlerde yolculuğunu
sürdürüyor, bizleri de sürüklüyor.
İzleksel
unsurlar olarak, ‘aşk, çocuk, çağ, yol,
ölüm’ gibi çağrışımları sıralayabilirim.
Şairin
yazınsal sofrasından seçtiğim bazı mısraları paylaşacak olursam;
Çok asitli acılar biriktirdim kalbimde/
yandı ağlama duvarlarım ( syf 13 )
Sırtımda koca bir uygarlık taşıdım sana/ babil’den
geldim ben, asur’dan ( syf 29 )
Sen söyleyince fark ettim/ sırtımdaki derin
yaraları/ sırtıma koskoca bir memleket çizmişsin (syf 39)
Gel/ sen gelirsen bir kimliğim olur/ yüzüm,
yüzüne benzer ( syf 76 )
Dostlar gelir/ dert dinlerim/ sevinç dinlerim
( syf 78 )
Değil midir ki, şiirli bir yalnızlığın öyküsü banklar/
ısıtacak bir kucak ararlar, dokunacak bir
el ( syf 108 )
‘Bu cihan cehennemini sekiz uçmağ ede bir
söz’ diyen Yunus Emre pirimizin sözünden güç alan mısralar, mührünü pekiştiriyor.
Bin yıllarca tevatür, taşa düşen beden ve tinin yakınlaşmasını gözlemliyoruz
satırlarda. Işıklarını yakıyor sanat bizlere. Sermest bedenlerde takat oluyor,
fer oluyor bin yılların tecrübesi ve yaşanmışlıklarıyla. Kalemin gücüyle dile
geliyor sütunlar, taşlar, soğuk mermerler.
Gelirsen Bir Kimliğim Olur’ manzumeleri gerçek
manada bir çağrı olmuş binlerce yıl ötelerden. Şair Turhan Muharrem Turhan’a bu
güzel çalışmasıyla, bizleri geçmiş çağlara doğru, kitap sayfalarında da olsa
küçük bir yolculuğa çıkardığı için teşekkür eder, başarılar dilerim.
İlkay Coşkun / 31.12.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder