8 Mayıs 2015 Cuma

Kısa Kısa

Kısa Kısa

“Bu hafta da kısa kısa güncel mevzulara değinmek istiyorum”

Özgür birey olma, toplumu özgür bireyler olarak yetiştirmeyi önemsemek gerekiyor her daim. Ahlaki, vicdani ve insani perspektif içerisinde olayları ve diğer bireyleri sorgulayabilen, bağımsız ve özgür bireyler olabilirsek güç ve erk odakları bizleri daha az yönetirler. Doğumumuzla birlikte bizlere verilen yaşantımızı bir takım insanların güdümünde, esaretinde geçirmeye neden mahkûm oluyoruz ki. Yüksekte kalabilme arzusu asıl olan insanlar çoğunlukta. Çevrenize bakın genelde bu durumu göreceksiniz. Herkes istiyor ki askerim olsun emir komuta zincirim diri kalsın. Ben yöneteyim, ben erk sahibi olayım mücadelesi yapılıyor. Bu da pastadan daha fazla pay kapayım mücadelesinden başka bir şey değil.

Ülkemizde olayları bir irdeleyin. Yaşadığımız musibetlere baktığımızda bir takım güç odaklarının şirazesinin ne kadar kayık ne kadar batık olduğunu görüyoruz. Takiyye dahi diyemiyorum artık bu yaşananlara. Bol menfaat, bol ihanet, bol din dışı, bol siyonist. Her bir olay bizi biraz daha silkeliyor. Ülkemizdeki hainleri gör ve duy diye. Ülkemizdeki hainleri görme, gafletten uyanma, dayanma gücü ver Allah’ım. Başka bir yönüyle yaşadıklarımız “hep biz doğruyuz, tabii ki biz haklıyız” mücadelesi. Fazla gerilmeye gerek yok.  Bunlarda geçer ya hu!

Haydi, milletvekili olalım desem, kaç kişi susar? Haydi, bırakalım vekilliği başkaları yapsın desem, kaç kişi konuşur? Konuşanlar hep “ben ben” diyor. Susanlar ise hep “sen sen” diyorlar sanki. Politik duruşumuzu hep karşıdakilerin eksikleri, yanlışları üzerine kuruyoruz nedense. Konuşmalara dikkat edin bunu göreceksiniz. Kim milletvekili olmak ister diye sorun bakalım. Herkesin parmak kaldırdığını göreceksiniz.

Bir de, partilerden milletvekili adayı olamayacaklarını bile bile, aday adayı olanlar “ya tutarsa” inancına ya da taraftarlık beklentisine sarılmaktadırlar. Sayın milletvekili adayları ve partiler bol keseden ahkâm keseceklerine, “bilgim, tecrübem, çalışkanlığım oranında hizmet edeceğim” deseler daha inandırıcı olurlar bence. Parayı, zenginliği, makamı, vatan sevgisini sadece ve sadece kendilerine ve kendi zihniyetlerine hak gören zihniyetlerden de bizleri koru Allah’ım.

Kültür, sanat, yazarlık alanında eksik gördüğüm bazı konu başlıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Her sanat dalında, her mesleki alanda ulusal hatta uluslar arası olma çabası güdülüyor. Bu durumda çağımızın önemli hastalıklarından olsa gerek. Şair ve yazarların bakın kendi yakın çevreleri tarafından kabul görülmeyenleri de vardır. Eşi, çocuğu, anne ve babası tarafından tanınanlar şanslıdırlar.  Bir şair ve yazarın, tanınırlığı, kabul edilirliği açısından eşi dâhil beş on kişinin yanında olması, şair ve yazarın avantajınadır.

Yazarlığı, şairliği sadece kendilerine hak gören, birçok dergilerde yazı veya şiir yayınlatabilen kalemler ne düşünürler? Kendi yaptıklarının çok ilgi görmesini isteyen dostları, başkalarının etkinliklerinde pek göremiyoruz nedense. Çok çok büyük zannettiğimiz insanların, çokta da büyük olmadıklarını görüyoruz bu vesile ile. Kızgınlık anlarını takip ettiğinizde göreceksiniz ne demek istediğimi. Üreterek iyi yazar, iyi şair, iyi sanatçı olunabilir ama tevazu göstermediğinizde iyi bir insan olamazsınız. Heybenizde eserleriniz olsun bolca ama n’olursunuz yerli yerinde çıkarıp sunun, severlere. Görüyorum ki hem yazan hem çizen nutuk atıyor boş sandığı meydanlarda. Meydanlarda aslında sessiz çoğunluklar var.

sırtını, kalorifer peteğine yaslayarak şiir yazan şair
nerede sımsıcak düşlerin, nerede hani güzel şiirlerin

Bunlar dünyalık işler dostlar. Gelip geçiyor hayat işte. Ölüm, şehir efsanelerini, korku imparatorluklarını, komplo teorilerini bir bir siliyor. Ölüm, kirlilikleri temizliyor bir şekilde.

Temiz, sağlıklı, huzur dolu günler dilerim.


İlkay Coşkun
13.05.2015
Sivas İrade Gazetesi / Yazı No: 46
İrade Gazetesi - Kısa Kısa - İlkay Coşkun - 13.05.2015 - Yazı No: 46

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder