Merhaba sevgili dostlar.
Bu
hafta Sivas’ın öz değerlerinden Ali Şahin Canozan’ı köşemde misafir etmek
istiyorum.
Ali
Şahin Canozan abimizle tanışıklığım yirmi sene öncesine dayanıyor. 1990-2000
yılları arasında özel bir televizyonda hazırlayıp sunduğu ‘Mısra Yağmuru’ ismindeki program vesilesiyle tanıştım kendisiyle.
O yıllarda Sivas’ımızda çok güzel edebiyat sohbetleri yapan nadide insanlardan
biriydi. ‘Dostlar meclisi kültür
sohbetleri’ yıllarca devam etmiş olan bir etkinlikti. Çeşitli
konferanslarda yer alırdı. Sivas’ta o yıllarda kendisini tanımayan yok gibiydi.
Edebiyatı, şiiri bana sevdiren insanlardan birisidir Ali abi.
Canozan,
Ali Bey’in mahlasıdır. Soy isminin devamına eklenmiştir. Bu mahlas çokta yakışmıştır
kendisine. Canozan mahlası o kadar çok benimsenmiştir ki çoğu insan soy ismi
zanneder.
Ali
Bey’i tanımlayan en önemli kelime ne derseniz, Yunus derim. Kendisi tam bir
Yunus Emre hayranıdır. ‘Benim pirim,
üstadım Yunustur’ sözünü sık sık tekrarlamıştır.
Canozan’ın
dilinden düşürmediği, sürekli tekrarladığı cümle ise şudur. ‘İnsan noksanını bilmek gibi irfan olmaz’
sözüdür. Bu ifadesi ile tam olarak şiire, edebiyata, şaire, insana, hayata
bakış açısını çizmiştir adeta. İlle ahlak ille ahlak, edep ya Hu der gibi.
Nisan
2015’te yayınlanan ‘Akşam Hüznü’ şiir
kitabını gördükten sonra yazmış olduğu şiirlerinin hiçte az olmadığını gördüm.
Neden şiir yazma işini ihmal ediyorsunuz diye sorduğumda, Yunus şiirlerini
okuduktan sonra, şiir yazmaya ar ettiğini belirtmişti.
Kendisiyle
ilgili olarak türkü sevgisini, hece şiiri sevgisini, Bekir Sıtkı Erdoğan’ı, Han
Duvarlarını, Âşık Ruhsati’yi, Seyrani, Sümmani, Sefil Selimi, Emrah, Veysel, Ahmet
Kutsi Tecer, Necip Fazıl gibi birçok isme olan hayranlığını sıralayabilirim. İrticalen
türküler okur, şiirler okur. Canlı antolojidir desek yeridir. Ezberinde,
seçilmiş o kadar çok şiir vardır ki şaşırırsınız. Divan şiirlerinden tutun da
Cumhuriyet dönemi şiirlerine kadar, günümüz tanınmış hece şairlerine kadar çok şair
ve şiiri barındırır hafızasında.
Âşık
ve ozanlarla şiir atışmaları yapar. Sivas folkloru üzerine yaptığı çalışmalar
da mevcuttur. Bu çalışmaları birçok araştırmacıya kaynak olmuş birçok öğrencinin
yetişmesine vesile olmuştur. Revak dergisi başta olmak üzere yerel dergi ve
gazetelerde yazıları ve şiirleri yer aldı.
Şiirin,
türkünün kaynağını –tabiat- olarak
niteleyen Canozan, bir dörtlüğünde şöyle seslenmektedir.
Kaç
sevdalı yolcu sığındı size
Bağrında
kaç âşık saz çaldı dağlar?
Kerem’den Emrah’tan
söz etsenize
Anlatın,
onlardan ne kaldı dağlar?
Ali
Şahin Canozan’ın bir diğer belirgin özelliği kitap tutkusudur. Kitabın, iyi
kitabın kokusunu çok iyi alır. Sahafların yolunu zaman zamanda beraber
arşınladığımız olmuştur. İstediği bir kitap oldu mu peşine düşer. Değerli
bulduğu kitapların şeceresini tutar adeta. Hatta bir dönem eski kitap alım satım
işine de girmişti. Kitaplarının ciltlemesine varıncaya kadar ilgili ve kitapla
haşir neşirdir.
Ozanımız
aynı zamanda iyi bir derlemecidir. Köy köy gezip hikâyeler, türküler
derlemiştir. Araştırmacı yönünü hep canlı tutmuş, öğrenmekten ve öğretmekten
hiç geri kalmamıştır. Mum sekili
odaları, Gaze Düğünleri gibi unutulmaya yüz tutmuş kültürlerimizi yeni
nesillere aktarmıştır.
Yazılarında
kültür ve şahsiyetlere çokça yer vermiş, dili ve medeniyet tasavvurunu daima
öncelemiştir. Ayrıca milli, kültürel değerleri kaybetmeden ilerleme, gelişme,
şehirleşme konularına çok ehemmiyet vermiştir. ‘köyden geldikleri gibi kalmışlar’ eleştirisini birçoklarına yapmaktan
çekinmemiştir.
Ali Şahin Canozan
Asıl adı Ali Şahin’dir. 1945 yılında Ulaş ilçesine bağlı Başçayır
Köyü’nde doğdu. İlkokulu Deliktaş Bucağında 1959 yılında bitirdi. Ortaokulu
Ulaş’ta, Ticaret Lisesini Sivas’ta bitirdikten Sonra 1971-1973 yılları içinde
Ankara da askerlik görevini tamamladı. 1974 yılında Sivas Vakıflar Bölge
Müdürlüğü’nde memuriyete başladı ve aynı kurumdan 1999 yılında emekli oldu.
1992 yılında Âşık Noksani ve Şiirlerinden Seçmeler ve Karasarlı Âşık Seyid’in
Şiirleri isimli iki derleme eseri yayınladı. Çeşitli yerel gazetelerde yazılar
yazan Ali Şahin CANOZAN, 10 yılı aşkındır Sivas Radyo ve Televizyonunda “Mısra
Yağmuru” adlı şiir sohbetleri hazırlayıp sundu. Rahatsızlığı sebebiyle aktif
edebiyat çalışmalarından biraz uzak kaldı. 2015 yılı Nisan ayında Sivas
Belediyesi’nin katkılarıyla yayınlanan ‘Akşam Hüznü’ isminde kitapla şiirlerini
sevenleriyle buluşturdu.
Canozan’ımıza,
Allahtan şifa diliyorum.
Şiir kitabına da
ismini veren ‘Akşam Hüznü’ şiiriyle
yazımı sonlandırmak istiyorum.
Sağlıcakla kalın.
Akşam Hüznü
Âşıklar kanıyla
kaynaşan akşam
Damlalar kaydırır
yanaklarımaKızıl bulutlarla oynaşan akşam
Siyah kefen gezer ayaklarıma
Yavaşça sönerken
ufkun yangını
Karanlıklar
kaplar Tecer Dağı’nıBodur meşelerin boz yaprağını
Poyraz savuruyor ayaklarıma
Anma gönül anma
ayrılık günü
Bir ölüm şarkısı
kadar hüzünlüGüneşin batıya gömüldüğünü
Gördükçe dalarım uzaklarıma
Her an aynı hayal, aynı çağrışım
Dalar uykusuna bu hoyrat başım
Nankör talihimle sonsuz savaşım
Elimi dert yapar şakaklarıma
Şu yanık ozanın
derdini anla
Bir gün yaşamadı
güzel cananlaAnlarsın vefasız beni zamanla
Bak titreme geldi dudaklarıma
İlkay Coşkun
İrade Gazetesi, 19 Ağustos 2015-Yazı No: 60İrade Gazetesi-Ali Şahin Canozan-19.08.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder