2 Ocak 2016 Cumartesi

Alicengiz Oyunları

Alicengiz Oyunları

Taşlar yeni yeni oturmaya başladı. Artık ülke olarak birçok oyunun farkına vardık. Ortadoğu ve Suriye üzerinden ülkemizin konumunu, değerini, ateş çemberini daha da belirgin halde görmeye başladık. Özellikle bölgemizde söz sahibi ve belirleyici bir aktör olarak yer almak kaçınılmaz oldu.

Yaşanılan acılar, dramlar ve binlerce ölüm üzerinden, özellikle hiç bir bedel ödemeden bu menfaatlere ortak olmak ne kadar vahşi ve acımasız bir haldir. Suriye’nin uzun zamandır yaşadığı savaş halinde bu gerçekler yatıyor. Ne alakalarının olduğunu üç aşağı beş yukarı bildiğimiz uzak coğrafyalardan gelip Suriye’de söz sahibi olmak isteyen Çin, ABD, Rusya ve birçok batılı ülkeler leş kovalayan çakal gibi dolanmaktalar Orta Doğu’da. Son zamanlarda yapılan haçlı seferleri tanımlamasına çokta uyan bir resim aslında. Haçlı seferlerini bizler kurtuluş savaşımızda da yaşadık, şimdide yaşıyoruz. Komplolar ve ajanlarla darbeler planlayıp, silahlarla canavarları besleyen ülkeler iş başındalar her zaman olduğu gibi. Kirli güç stratejileriyle ve planlarıyla dert klonlayıp ölüm ve zulüm saçıyorlar Müslümanların üzerine. Dünya üzerinde biz Müslümanlar bu durumları bir süre daha yaşayacağız gibi de gözüküyor.

Biz Müslümanların yaşanan bu apaçık haçlı zihniyetlerini görüp silkinmemiz ve biran evvel kendimize gelmemiz gerekiyor. Son yıllarda ülkemizde de yaşanan algı operasyonları, iç ve dış zorlamalar Türkiye kalesinin düşmesi için ellerinden geleni yaptıklarını, vatanını seven herkesin görüyor olması gerekir. Allah'ın yardımıyla bizim kalemizi düşüremediler henüz. Kurtuluş savaşında da düşüremediler, şimdi de. Kurtuluş savaşının acısıyla üzerimize geliyorlar zaten. Bunda milletimizin ferasetli dik duruşu çok etkili olmuştur.  Batılı güçlerin içeride HDP gibi görünürde legal pkk gibi illegal örgütlerini ve bazı vatan haini medya guruplarını etkin bir biçimde kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışmaktalar. Kaleyi içerden çökertme planları bunlar. Tarihimizden gelen millet olma şuurunu taşıyan bizler sıkıntılar, acılar çeksek de itidalli ve sağlam duruşumuzu devam ettirmek zorundayız bunlara karşı.

Yer altı zenginliklerinin, petrolün veya gazın bir ülkede çok olmasının başa bela bir zenginlik olduğunu da her zaman düşünmüşümdür. Salt bu zenginlik üzerine geleceğini inşa eden ülkelerin, tek taraflı gelişmelerinden doğan sorunları tarihte her dem gözlemledik. Çok geniş iklim şartlarında yetiştirilebilen domatesin Rusya’da tanesinin altı liradan satılıyor olması bu dediğime güzel bir örnek olabilir. Petrol ve gaz zengini olan birtakım ülkelerin başka alanlarda ki yeteneklerini, çalışma güçlerini kaybettiklerine şahit oluyoruz. Yer altı zenginliklerinin olduğu ülkelerde oynanan alicengiz oyunların çokluğunu saymıyorum bile.

Bütün engellemelere karşın, eleştirilere rağmen özellikle Bayır Bucak Türkmenleri ve Musul başta olmak üzere bölgedeki ağırlığımızı kullanmamız ve elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Meydanı sadece ecnebilerin inisiyatifine bırakmamamız gerekiyor. Tarihten, akrabalıktan, dindaşlıktan, komşuluktan, insanlıktan gelen yükümlülüklerimizi sonuna kadar kullanmamız gerekiyor. “Ne işimiz var” diyen zihniyetlerin bir işleri olmayabilir. Bizim işimizin çok olduğunu göstermemiz gerekiyor.

Son yıllarda yaşanan Suriye merkezli savaş hali ve başka sorunlarımızdan kaynaklanan ekonomiyle alakalı ufak tefek sıkıntılarımızı da farklı alternatiflerle aşma yoluna gideceğiz muhakkak. Yeter ki paramız olsun, gaz alacağımız ülke elbet bulunur. Üşüyen insan yeni vanalar, zor şartlar yeni çareler arayacak ve bulacaktır elbet.

İki milyonu aşkın Suriyeli dindaşımıza ülkemizin kapılarını açmış olmasını çok değerli görüyorum. Ülke devletlerinin menfaatleri ülkeleri için daha belirleyici bir faktör olsa da ülke halklarının minnet duyguları nesiller boyu hatta yüzyıllar boyu devam eder.  Tepesine sürekli bombalar yağan, özellikle çocukların her an ölümle karşı karşıya kaldığı bir ortamda insanların mülteci durumuna düşüp Türkiye ve batı ülkelerinin sınırlarını zorlamalarını çokta yadırgamamak gerek. Çaresiz insan her şeyi yapabilir. Can korkusu her duruma zorlar insanı. Allah yardımcıları olsun.

Yaşadığımız coğrafya gereği biz Müslümanlar her zaman sıkıntılar çekeceğiz, bedeller ödeyeceğiz. Haçlı zihniyeti bizi hiçbir zaman rahat bırakmayacaktır. Bu zihniyetleri durdurmanın en etkili yolu, güçlü yönetimden ve güçlü ekonomiye sahip olmaktan geçiyor. Türkiye'mizin önderliğinde bütün dünya Müslümanların haçlı zihniyetiyle yürütülen saldırıları azaltıcı hatta tamamen yok edici birliktelikleri sağlamamızın şart olduğunu görmemizin zamanı çoktan geldi de geçti bile. Müslüman ümmeti daha çok gayret gösterdiğinde daha çok çalıştığında daha çok birlik ve beraberliği yakaladığında ve en önemlisi Allah'ın ipine sımsıkı sarıldığında daha güzel bir dünya inşa etme erkini gösterecektir inşallah.

Sağlıcakla kalınız.


İlkay Coşkun
İrade Gazetesi, 06 Ocak 2016 - Yazı No: 80
İrade Gazetesi-Alicengiz Oyunları-İlkay Coşkun-06.01.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder