Alicengiz Oyunları
Taşlar yeni yeni oturmaya başladı. Artık ülke olarak
birçok oyunun farkına vardık. Ortadoğu ve Suriye üzerinden ülkemizin konumunu,
değerini, ateş çemberini daha da belirgin halde görmeye başladık. Özellikle bölgemizde
söz sahibi ve belirleyici bir aktör olarak yer almak kaçınılmaz oldu.
Yaşanılan
acılar, dramlar ve binlerce ölüm üzerinden, özellikle hiç bir bedel ödemeden bu
menfaatlere ortak olmak ne kadar vahşi ve acımasız bir haldir. Suriye’nin uzun
zamandır yaşadığı savaş halinde bu gerçekler yatıyor. Ne alakalarının olduğunu
üç aşağı beş yukarı bildiğimiz uzak coğrafyalardan gelip Suriye’de söz sahibi
olmak isteyen Çin, ABD, Rusya ve birçok batılı ülkeler leş kovalayan çakal gibi
dolanmaktalar Orta Doğu’da. Son zamanlarda yapılan haçlı seferleri
tanımlamasına çokta uyan bir resim aslında. Haçlı seferlerini bizler kurtuluş
savaşımızda da yaşadık, şimdide yaşıyoruz. Komplolar ve ajanlarla darbeler
planlayıp, silahlarla canavarları besleyen ülkeler iş başındalar her zaman
olduğu gibi. Kirli güç stratejileriyle ve planlarıyla dert klonlayıp ölüm ve
zulüm saçıyorlar Müslümanların üzerine. Dünya üzerinde biz Müslümanlar bu
durumları bir süre daha yaşayacağız gibi de gözüküyor.
Biz Müslümanların yaşanan bu apaçık haçlı zihniyetlerini
görüp silkinmemiz ve biran evvel kendimize gelmemiz gerekiyor. Son yıllarda
ülkemizde de yaşanan algı operasyonları, iç ve dış zorlamalar Türkiye kalesinin
düşmesi için ellerinden geleni yaptıklarını, vatanını seven herkesin görüyor
olması gerekir. Allah'ın yardımıyla bizim kalemizi düşüremediler henüz.
Kurtuluş savaşında da düşüremediler, şimdi de. Kurtuluş savaşının acısıyla
üzerimize geliyorlar zaten. Bunda milletimizin ferasetli dik duruşu çok etkili
olmuştur. Batılı güçlerin içeride HDP
gibi görünürde legal pkk gibi illegal örgütlerini ve bazı vatan haini medya
guruplarını etkin bir biçimde kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışmaktalar.
Kaleyi içerden çökertme planları bunlar. Tarihimizden gelen millet olma şuurunu
taşıyan bizler sıkıntılar, acılar çeksek de itidalli ve sağlam duruşumuzu devam
ettirmek zorundayız bunlara karşı.
Yer
altı zenginliklerinin, petrolün veya gazın bir ülkede çok olmasının başa bela
bir zenginlik olduğunu da her zaman düşünmüşümdür. Salt bu zenginlik üzerine geleceğini
inşa eden ülkelerin, tek taraflı gelişmelerinden doğan sorunları tarihte her
dem gözlemledik. Çok geniş iklim şartlarında yetiştirilebilen domatesin
Rusya’da tanesinin altı liradan satılıyor olması bu dediğime güzel bir örnek
olabilir. Petrol ve gaz zengini olan birtakım ülkelerin başka alanlarda ki
yeteneklerini, çalışma güçlerini kaybettiklerine şahit oluyoruz. Yer altı
zenginliklerinin olduğu ülkelerde oynanan alicengiz oyunların çokluğunu
saymıyorum bile.
Bütün
engellemelere karşın, eleştirilere rağmen özellikle Bayır Bucak Türkmenleri ve
Musul başta olmak üzere bölgedeki ağırlığımızı kullanmamız ve elimizden geleni
yapmamız gerekiyor. Meydanı sadece ecnebilerin inisiyatifine bırakmamamız
gerekiyor. Tarihten, akrabalıktan, dindaşlıktan, komşuluktan, insanlıktan gelen
yükümlülüklerimizi sonuna kadar kullanmamız gerekiyor. “Ne işimiz var” diyen zihniyetlerin bir işleri olmayabilir. Bizim
işimizin çok olduğunu göstermemiz gerekiyor.
Son
yıllarda yaşanan Suriye merkezli savaş hali ve başka sorunlarımızdan
kaynaklanan ekonomiyle alakalı ufak tefek sıkıntılarımızı da farklı alternatiflerle
aşma yoluna gideceğiz muhakkak. Yeter ki paramız olsun, gaz alacağımız ülke
elbet bulunur. Üşüyen insan yeni vanalar, zor şartlar yeni çareler arayacak ve
bulacaktır elbet.
İki
milyonu aşkın Suriyeli dindaşımıza ülkemizin kapılarını açmış olmasını çok
değerli görüyorum. Ülke devletlerinin menfaatleri ülkeleri
için daha belirleyici bir faktör olsa da ülke halklarının minnet duyguları nesiller
boyu hatta yüzyıllar boyu devam eder. Tepesine sürekli bombalar yağan, özellikle
çocukların her an ölümle karşı karşıya kaldığı bir ortamda insanların mülteci
durumuna düşüp Türkiye ve batı ülkelerinin sınırlarını zorlamalarını çokta
yadırgamamak gerek. Çaresiz insan her şeyi yapabilir. Can korkusu her duruma
zorlar insanı. Allah yardımcıları olsun.
Yaşadığımız coğrafya gereği biz Müslümanlar her zaman
sıkıntılar çekeceğiz, bedeller ödeyeceğiz. Haçlı zihniyeti bizi hiçbir zaman
rahat bırakmayacaktır. Bu zihniyetleri durdurmanın en etkili yolu, güçlü
yönetimden ve güçlü ekonomiye sahip olmaktan geçiyor. Türkiye'mizin önderliğinde bütün dünya Müslümanların haçlı zihniyetiyle yürütülen saldırıları
azaltıcı hatta tamamen yok edici birliktelikleri sağlamamızın şart olduğunu
görmemizin zamanı çoktan geldi de geçti bile. Müslüman ümmeti daha çok gayret
gösterdiğinde daha çok çalıştığında daha çok birlik ve beraberliği yakaladığında
ve en önemlisi Allah'ın ipine sımsıkı sarıldığında daha güzel bir dünya inşa
etme erkini gösterecektir inşallah.
Sağlıcakla kalınız.
İlkay Coşkun
İrade Gazetesi, 06 Ocak 2016 - Yazı No: 80
İrade Gazetesi-Alicengiz Oyunları-İlkay Coşkun-06.01.2016
İrade Gazetesi-Alicengiz Oyunları-İlkay Coşkun-06.01.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder