Devletle Barışık Olmak
Merhaba dostlar.
Devletle barışık
olma süreci sorgulayan, hak arama mücadelesi içerisinde olan, kavga eden insan
profili yerine daha çok kabullenen, boyun eğen ve uysal bir insan profilinin
varlığı gibi bir durum değildir elbet. Gerek devlet gerekse de birey doğruyu
yanlışı görerek, hak ve adalet yolunda sürekli olarak verdiği haklı bir
mücadele olmalı aslında.
Mücadeleye amenna.
Kırmadan, yıkmadan, bozgunculuk yapmadan öldürmeden itirazları olmalı insanın.
Çok basit bir örnek verecek olursam; Elektrik faturasındaki vergilere, devletin
kontrol edemediği haksız kullanımlardaki açıkları faturalara yansıtılmasının
elbette ki haklı itirazı olabilir insanın. Mahkemelere, tüketici hakem
heyetlerine başvurarak hak arama yoluna gidilebilir ama yaygara çıkarmadan
yapılması çok daha şık olacaktır.
Bir yerde orta yolu
bulmamız gerekiyor. Nereye kadar siyaset? Nereye kadar kavga? Siyasi şovenizmi
önde tutan insan modeli gerek kendi hayatını gerekse de çevresinde ki hayatları
umutsuzluğa taşımada birincil rol üstlendiği aşikâr. Bu meyanda iki cephenin de
görev ve sorumlulukları vardır ve olmalıdır. Nasıl ki seçilen belediye başkanı
şehirde ki herkesin belediye başkanıdır denilerek güzel bir temennide
bulunuluyorsa, senin zihniyetinde olmasa da devlet erkinin hepsini kabullenmek
gerekiyor. Başkada bir çare yok zaten. En kötü hükümet hükümetsizlikten iyidir
sözünde elbette ki haklılık payı çok yüksektir. Bu anlayış insanın devletiyle
barışık olması düşüncesini yaygınlaştıracaktır. Bu anlayış yaşam kalitesini
artırıp, insanın düşmanına dahi vahşileşmemesi adına önemli bir set görevi
üstlenecektir.
Gerçekte ekmek almaya çıkan bir çocuğa
polisin kötü muamelesi ile sözde ekmek almaya giden çocuk görünümündeki terörist
arasında olumsuzluk anlamında bir fark yok. Vatandaşın devletin otoriter ve şefkatli
yüzüyle barışık olması gerekir bu noktada. Aradaki aşılabilecek sorunların
minimize olması her iki taraf içinde iyidir. Ayrışmalardan çok ortak
paydalarımızda birleşme eğiliminde olmamız gerekiyor. Eleştiri hakkımızı ve
kendi fikirlerimizi duyurma gayretlerimizle birlikte farklı düşüncelerle iç içe
pekala yaşayabiliriz.
Bu demek değil ki devlet otoritesi zayıf
olsun. Bilakis devlet otoritesinin hakkaniyet çerçevesinde kuvvetli olması
toplumun tamamı için önemlidir. Hırsız bilecek ki yakalandığında eli kesilecek, tecavüz
edenler bilecek ki boynu gidecek, ramazanda bomba atanlar bilecekler ki cezaları
katlanacak. Herkes bilecek bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek
olduğunu. Velhasıl insan insan olduğunu bilecek. Devletin otorite bıçağının her
iki tarafının da keskin olduğunu bir bilseler toplumumuzda sorunlar daha az
yaşanacaktır. Devletin önemine en güzel vurguyu Kanuni Sultan Süleyman şu sözüyle
özetlemiştir; “Halk içinde muteber bir
nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”. Günümüzde vatansız olanları, yaşadıkları
sıkıntıları gördükçe ne kadar şükretsek azdır diye düşünüyorum.
Her terör saldırısında hükümeti eleştirme
ayağına yatıp vatan,
millet olgusundan uzak, alicengiz
oyunları içerisinde olan, İngiliz, Fransız kafasıyla dolanan öyle çok hainimiz
var ki içimizde. Bunların devletimizle barışmak gibi bir niyetleri yok
maalesef. Ayrılıkları farklılıkları bir tarafa bırakıp daha çok “biz” olarak yaşama gayreti içerisinde
olmalıyız toplum olarak.
Sorun daha çok yerli ve milli olamamakta
sanırım. Bu vatanda yaşayıp yerli, milli ve ekmeğinin kavgasındaysa eğer, şeriatçı
da olsa, solcu da olsa, sağcı da, milliyetçi de, Kemalist de olsa ve toplumumuzu
oluşturan diğer bütün bireyleri öpüp başına koyar bu millet.
Bu mahfilde insan olabilmeye veya olamamaya
dayanıyor konumuz. Haftada birde olsa akan
zamanı kendince durdurup kalu beladaki sözleşmemizi, veda hutbesini ve
yaptığımız bütün yeminleri tekrar edebilmeliyiz. Ancak bu şekilde bitmeye yüz
tutmuş umutlarımızı yeşertebiliriz.
Hayat, kendi inancına göre yaşama gayreti
kadar diğerlerine de saygı duyma ahlakını da beraberinde taşımalıdır. Ölümü
daha çok hatırlasa idik, savaşların kötü bir oyun olduğunu görebilirdik. Dünya tarlasında
her bir canın bir ülke kadar değerli olduğunu anlayabilsek keşke.
Sağlıcakla kalınız.
İlkay Coşkun
İrade Gazetesi / 08 Temmuz 2016 - Yazı No: 107
İrade Gazetesi-Devletle Barışık Olmak-İlkay Coşkun-08.07.2016
İrade Gazetesi-Devletle Barışık Olmak-İlkay Coşkun-08.07.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder