Merhaba dostlar.
Yaşadığımız darbe teşebbüsü adı altındaki
devleti işgal hareketi sonrasında milletimizin kenetlenmesine şahit olduk 15 Temmuz
gecesinde. Darbe adı altındaki işgale karşı koyarken kendi payına düşen görevi
zamanında ve hızlı bir şekilde, ölümü göze alarak yerine getirmesi geleceğimiz
ve umutlarımızı yeşertti, bizlere güç verdi. Vatanın, vatan hainleri tarafından
işgali karşısında milletimizin gösterdiği karşı duruşu çok önemli. O gece domino
etkisi yaptı bu ilk karşı koyuşlar. Her saat her dakika halka halka bu
mukavemet güçlendi. Ta ki darbe kalkışması püskürtülene kadar.
Milletin gücünü
küçük gören, değersiz addeden her zaman ki bilindik savlarını savurdular yine.
Dalga dalga yayılan milli güç karşısında bu çevrelerin çıkışları bu noktada
komik ötesiydi. Bu bağlamda milletin gücünün önünde her zamanki gibi yıkılmaya
mahkum bir set gibi yerini almaya çalıştılar yine. Birlik ve beraberlik
içerisinde olunması gereken bir zamanda bazı çevrelerin darbe karşıtlığını
ifade ederlerken ama-fakat-lakin
içeren cümleler kurmaları ne acıdır. Millet, bunlara daha önce uyanmış bir
halde takip etmektedir. Ülkenin bu zor zamanında darbeye muhatap olan
hükümetimize, cumhurbaşkanımıza ve milletin büyük bir kesimine eleştiriler
getirmek, hainliklere gerekçeler üretmek hainlikle eş değerdir.
Dışarıda yazılan oyunu,
ülkenin kendi insanlarına oynatılması ne yazık. Ortadoğu’yu şekillendirmenin
son ayağı idi Türkiye. Irak, Libya, Mısır ve en son Suriye birçok gerekçe ileri
sürülerek -sözde demokrasi getirileceğini
vaat ederek- müdahalelerini hepimizin gözü önünde açıktan yaptılar. Türkiye’nin
son on yılda kazandığı ivme ile birlikte demokrasiye tam bağlılığı noktasında
hiçbir bahane ortaya koyamayan bu güçler, Ortadoğu planının bu son ayağında
böyle bir yol izlediler. İçerinin,
kendilerini perde arkasına gizleyen dışarının bir araya gelerek oluşturduğu
büyük bir o kadar da tehlikeli bu kumpasın, milletimiz tarafından nasıl boşa
çıkarıldığına canlı şahidi olduk. Tankın altına yatan, üzerine çıkan,
mermilerin önünde duran insanımızın kahramanlıklarını yazacak tarih. Bir kez
daha şahit olduk ki yıllar geçmiş olsa da millet olma şuurumuzu hiç
kaybetmediğimizin farkına vardık.
Kimi zaman
işbirliği adı altında kimi zaman zaaflarını kullanarak eğiterek, etkileyerek,
para vererek kendilerine hayran bırakarak darbecilerin ruhlarını satın
aldıklarına şahit olduk. İşin komik tarafı bu satın alma işini bu güçler 1
dolarla yapmaları. Yakalanan bu örgüt üyelerinin üzerlerinden çıkan 1 dolardan
bahsediyorum. Öncesinde şaşkınlıkla karşılanan bu durum sonrasında anlaşıldı ki
kendi aralarında kullanılan bir sembol imiş. Dudak uçuklatan bir hiyerarşiyle karşı
karşıyayız. Örgüt üyelerinin her birine verilen 1 doların üzerinde bulunan ve
her hanesinde ki rakam o üyelerin örgüt içerisinde ki hiyerarşilerini gösteriyormuş.
Örgüt üyeleri üzerlerinde taşıdıkları bu parayla birbirlerinden haberdar
oluyorlarmış. Yani bir nevi aralarındaki parolaymış. Bu ifadeleri destekleyen
en önemli görüntü o meşhur düğünde darbeciler tarafından yanlışlıkla yere
yatırılan bir örgüt üyesinin, cebinden çıkardığı 1 doları göstererek-bende sizdenim- dediği görüntü sonrası
bu şifre çözülmüş. Yaşadığımız bu olayın basit bir darbe kalkışmasından öte
ülkenin toptan işgalini hedefleyen bir hareket olarak tarihteki yerini
almıştır. Gerçekleştirilmek istenen bu süreçte Abd-İsrail-Siyonizm-batılılar
için, ülkemiz insanının dindar, milliyetçi solcu, parti, cemaatçi olmasının hiç
fark etmemiş olduğuna şahit olduk. Kuran-ı Kerim’de geçen, “Akıl etmez misiniz, düşünmez misiniz” uyarısının ne kadar önemli
olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyoruz.
İşgal kalkışması sonrasında sağcı, solcu,
milliyetçi, dindar, ülkemizin tüm etnik kökenli vatandaşları işgale, karşı
duruş sergiledi. İnsan olarak iktidar ya da muhalefete kafadan kötü demememiz
gerektiğini bir kez daha görmüş olduk. Ülkesinin ve milletinin tarafında olan
bir insanın iktidar veya muhalefet partili olmasında ne mahzur olabilir ki? Yaşadığımız
bu süreçte gördük ki dengeler açısından bazen partilere dağılmış güç bir araya
geldiğinde süper güç olabiliyor. Tarafın en büyük kısmını iktidarın devamını
muhalefetin oluşturmasının o kadar da önemli olmadığını gördük. Darbe
kalkışmasıyla alakalı birçok gezici zihniyetlerden şehir efsanesi türetildi
yine. Bu efsaneleri üretenleri ve ürettikleri efsanelere -söylediklerine
kendilerinin bile güldüğü- burada değinmeyi bile gereksiz görüyorum.
Elbette ki insanların partileri, tarafları
veya tarafsızlıkları olabilir, olacaktır da ama Ak Parti, MHP veya CHP
karşıtlığı vatan millet sevgisinden ve şuurundan alıkoymaması gerektiğini
gördük. Vatan sevgisi her şeyin önünde olmalı her zaman. Gerek içeriden gerekse
de dışarıdan gelen operasyonlara karşı sağlam duruşumuzu birlik ve beraberliğimizi
muhafaza ederek gerçekleştirebiliriz ancak. Başlangıç adımlarının 40 yıl
öncesine dayanan bu ihanet yapılanmasının çözülme süreci, sancılı geçeceğinin sinyallerini
alıyoruz. Devleti örümcek ağı gibi saran bu örgütün izlerinin silinmesi için topyekûn
bir yapılanmaya gidilecek. Uzun ve titizlik gerektiren bir yola giriyoruz.
Allah kolaylık versin tüm çalışanlarımıza.
Milletin gücü ve milletin adamı olma kavramının yeni farkına vardık. Yerli ve milli olmanın ne kadar kıymetli olduğunu anladık anlamasına da çok acılı oldu. Güzel olansa bu günlerde yerli ve milli olmanın haklı gururunu yaşadık. Tankın, topun, silahın önünde yüreği ve cesaretiyle duran milletimize selam olsun. Acıyla gururla anacağımız bir 15 Temmuz yaşadık.
Sağlıcakla kalınız.
İlkay Coşkun
İrade Gazetesi / 27 Temmuz 2016 - Yazı No: 110
İrade Gazetesi-Milletin Gücü-İlkay Coşkun-27.07.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder