Almanya Türkiye’den On Bin İşçi Alacakmış
Bu aralar Almanya Türkiye’den on bin işçi
alacak şeklinde bir haber dolaşıyor, duyuyoruz. Hemşire, kaynakçı, elektrikçi
ve havaalanları yer hizmetlerinde çalışacak kalifiye eleman talep ediliyormuş. Savcılıktan
temiz kâğıdı ve dil bilme önceliği de varmış. Bu talebi ana hatlarıyla
çizdikten sonra gelelim bu konu hakkındaki mülahazalara.
Almanya nüfusu ile Türkiye nüfusu birbirine
çok yakın. Seksen milyonun biraz üzerinde. Almanya nüfusunun 15-20 milyonu
göçmenlerden oluşuyor. Ayrıca Almanya Türkiye’nin yaklaşık yarı yüzölçümüne
sahip.
Almanya’daki göçmen nüfusu saymaz isek Alman genç
nüfusu düşüş eğiliminde ve yaş ortalaması her geçen gün yükselmekte.
Almanların iş disiplini ve çalışkanlığını
biliyoruz. İhtiyacı olan özellikle kalifiye eleman talebini bu çerçevede
yadırgamamak gerekir ama bizim açımızdan onur kırıcı bir yönü de var bu
durumun. Her işe alımda bir seçim olur muhakkak ne var ki bunda diyebilirsiniz.
İnsanlar eğitim için, çalışmak için hatta yaşamak için değişik ülkelere
gidebilirler de. Bizim ülkemizde de göçmenler var. Aynı Almanya, zor durumdaki
Suriyeli göçmenlerden aldığı zengin, kalifiyelileri saymaz isek sadece neden
kendi seçimini önceliyor. Her ne kadar
‘işinize gelirse’ mantığını da güdenler çıksa da durumu çokta masum
bulmuyorum. Böyle bir talep beyin göçüne benzer bir sonuç doğuracak gibi.
Sonuçta hemşire üniversite mezunu, hizmet sektöründe ve suç işlememiş olan genç
bir vatandaş. Sen bir insanı yetiştir, büyüt, okut, öbür ülke gelsin bu
insanları hazır bulsun, alıp götürsün.
Elli atmış yıldır Almanya’da hayatını idame
ettiren soydaşlarımız üzerinden bu talebin kritiğini de yapmamız gerekiyor.
Günümüzde gitmesi muhtemel kalifiye elemanların şartları, eğitim düzeyi, beklentileri
ve gittikleri zaman ki yaşayacakları ortam eskiye göre kıyaslanamaz bile. Ama
yine de on bin insanımızın gelecek yıllarının neler getirip neler götüreceğini
iyi düşünmemiz gerekiyor.
İlerde kültürel, dini farklılıklar muhakkak
ciddi sorunlara yol açacak. Entegrasyon
sıkıntısı illaki baş gösterecek. Asimile olma gibi bir sıkıntı pekâlâ ortaya
çıkacak. Müslüman toplumun varlığı üzerinden Alman toplumunun İslam’a yönelişi
olabileceği türünden bir sonuç ortaya çıkacak. Almanya başta olmak üzere Müslümanların çok
yaşadığı ecnebi ülkelerde kendi anlayışlarına göre bir İslam kurgu çalışmaları
devam ediyor maalesef.
Benim dikkatimi çeken, göçmen talepleri neden
bizim gibi gelişmekte olan hatta Müslüman ülkelere oluyor ve kıstaslar
konuluyor? Amerika da Alman asıllı elli milyon insan olduğunu öğrenince
şaşırmıştım. Alanya’da dört bin civarında yaşayan Alman’ı biz böyle kriterlerle
almadık ülkemize. Özellikte Avrupa da ve Almanya da yabancı ve İslam
düşmanlığının bu kadar arttığı bir zamanda bu tür talepleri iyi tartıp biçmemiz
gerekiyor. Almanya gibi ülkelerde, insanımızı ikinci sınıf vatandaş konumuna
sokmamamız gerekiyor. Alman, böyle bir alımın boş ve dolu tarafına muhakkak
bakmıştır. Bizde bardağın hem dolu daha çok boş tarafını irdelememiz gerekiyor.
Bunu devletimiz yapıyordur muhakkak ama gitmeyi düşünen vatandaşlarımızın daha
çok düşünmesi gerekiyor. Sonuç olarak bu kaderi yaşayacak onlar.
Almanya dâhil birçok ülkenin benzer sorunları
var buna işsizlikte dâhil. Ülkemizde de işsizlik baş problemlerimizden. Ama
sorunlarımızı aşma gayretlerimizde var. Almanya gibi ülkelerin taleplerini
karşılamak bizden çok onların sorunlarını çözer. Batılıların kültüründe olan
bir söz var. ‘Süt vermeyen ineğe yem
verilmez’ diye. Sonuçta bir vatandaşımıza üç lira maaş verecek ama onun
sırtından on lira kazanacak. Keşke on liralık çalışma ülkemizde kalsa. Bir
zamanlar sadece paşa, vali, vergi memuru gönderdiğimiz topraklara işçi
gönderiyoruz maalesef.
03.12.2018
Yazı No: 2
http://www.yenidogruhaber.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder