Müslümanların gayri Müslimlerle yaptığı sözde dost ve müttefik birliktelikleri Müslümanlara yönelik vekâlet savaşlarını artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Dünya üzerindeki ülkelerin birbiriyle ilişkileri çok girift bir halde de olsa yapabileceklerimiz yine de var muhakkak. Bu olumsuz hal ne kadar bizim için geçerliyse karşı taraf içinde geçerlidir.
Müslüman ülke liderlerinin ecnebi ülke liderleriyle karşılaşma, tokalaşma ve resim verme ve hatta basın açıklaması yapma görüntülerine dikkat edin. Hep bir mesaj iletme, şirin ve samimi olma havası görürsünüz. İstemeye istemeye de olsa dost ve müttefik vurgusunu her iki tarafta da sık sık yapma ihtiyacı duyarlar.
Dünya üzerinde oynanan oyunlar hep vardı ve olmaya devam edecek maalesef. Bu durumu biz Müslümanlar ve Türklerin ve hatta vicdan sahibi, mazlum bütün insanlığın lehine değiştirme çabaları da yok değil. Özellikle şer odaklarının projeleri, planları bütün ülkelerini istihbarat teşkilatları tarafından muhakkak biliniyordur. Bu oyunların birçoğu deşifre oldu bir taraftan. Her ne kadar yeni oyunlar kurgulanmaya başlasa da sonuç olarak bu oyunlar da kısa bir zaman sonra gün yüzüne çıkıyor. Günümüzde hızlı iletişimin olumsuz yanlarının yanında bu gibi durumların hemen ortaya çıkması noktasında ki olumlu yönleri azımsanamaz.
Emperyalist güçler kendileri dışındaki ülkelerden almak istediklerini bazen düşman görünümünde savaşarak bazen de dost görünümünde sırnaşarak alıyorlar. Müslüman ülkeler üzerindeki emellerinin yüzde ellisini gizli ve açık antlaşmalarla sağlıyorlarsa geri kalan yüzde ellisini de toplumda özenti oluşturma ve kandırma yöntemiyle elde ediyorlar. Biz sıradan insanlar için ilk yüzde elliye yapacak bir şeyimiz olmasa da ikinci yüzde elliye mani olmak elimizdedir.
Uzun süredir gayri Müslim, Müslüman’ı dindaşı gibi vuruyor. İşid, Fetö, Boko Haram.. Roller ve senaryolar sık sık değişse de asıl oyuncu papaz hiç değişmiyor. Bir de işin böyle bir boyutu var maalesef.
Bura da teker teker oynanan oyunları irdelemek yerine büyük çerçeveye bakmak ve dünyayı iyi okumamız gerekiyor. Bu da daha çok Müslüman devletlerin milli ve İslam birlikteliğinden geçiyor. Müslüman ülkelerin öz kaynaklarına, pazarlarına sahip çıkarak çok çalışmalarından ve üretmelerinden geçiyor. Bu devran böyle sürmeyecek inşallah. Amiyane tabirle bir noktada dananın kuyruğu kopacak muhakkak. Müslüman ülkelerinde bir uyanış olacak Allahın izniyle.
15 Temmuz sonrası bir kez daha gördük ki ümmet ve millet olarak kendimize gelmemiz için ille de ölmemiz mi gerekiyor? Kalın sağlıcakla.
İlkay Coşkun
10.12.2018
Yazı No: 3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder