Önümüz Kış
Mutluluğa ulaşmanın yolu ‘ihtiyaçsızlaşmaktır’
Diyojen
Diyojen
Farklı bir zaman
diliminde yazılmış bir yazı değildir. Tamda mart ayının ortasında yazılan bir yazı.
Siyasi bir mesaj vermek gibi bir niyetim de yok. İşim olmaz. Bu sene kışı biraz
çetin yaşadık. Bu sene yenibahar ve yaz önceki yıllardan daha çok hanelere
teşne aranılan bir hal aldı. Özellikle
meyve ve sebze fiyat artışları, yakıt giderleri derken bu zorluk daha çok
katlandı.
Ağustos böceği ile
karınca hikâyesi çocukluğumuzdan bu tarafa kulaklarımızdadır. Çok insan bu
hikâyeyi bilir. Çalışmak ile tembellik arasındaki farkı göstermesi açısından
basit ama etkili bir hikâyedir. Kurutmalıklar, konserveler, turşular
geçmişimizden bizlere gelen ve bizlerin de uygulamaya çalıştığı en eski
yöntemlerden bazılarıdır. Hasat zamanı özellikle kışlık patatesini ve soğanını
alanlar en azından bu ürünler anlamında etkilenmemişlerdir. Sezon sonu
indirimleri, alışverişleri de hayatımızda her daim olan bir uygulama. Fiyatların
daha uygun olduğu pazarları tercih etmek, toptan alışverişle ürünü daha uygun fiyata
almak, kışın yazlık giysileri, yazın kışlık giysileri ucuza almakta başvurulan
yöntemler çoğu zaman.
Bu kışın çok pahalanan
bazı sebze ve meyvelerin tüketimini mümkün mertebe azaltmak alternatif gıdalara
yönelmek hem bütçemiz hem de toplumun ortak insiyaki olarak devreye sokulması
en azından karaborsa oyunları yapanlara yönelik büyük bir ders olacaktır.
Tedbiri elden bırakmayan
insanlara hayranım. Onlar, gelecek yılın yakıtını bahardan itibaren tedarik
ederler. Kış hazırlıklarını en detaylarına kadar yaparlar. Tutumludurlar. Her
ihtimale karşı kıyıda köşede hep ek bütçeleri vardır. Gılgılsız abdesthaneye
girip de döne döne taş aramaz onlar. Planlı hareket ederler. Ne kadar imkâna
ulaşsalar da hayat standartlarını paralarının hep altında tutarlar. Cimrilik
konusu bu bahsin dışındadır.
Ülke olarak tarım,
hayvancılık politikalarımızı gözden geçirmeliyiz. Hangi alanlarda tıkanıyoruz,
dengeyi nerelerde kaybediyoruz. Planlarımızı ve projelerimizi bu yönde yapıp ve
güncelde tutmalıyız. Üretimi artırmamız için bilinçlenmeliyiz. Bu noktada zamanı
ve fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. ‘Yanlış
vakitte bin okun vuramadığını doğru zamanda bir ok vurur’ akıllılığını
gösterebilmeliyiz.
Öyle gereksiz harcamalarımız
oluyor ki. Paramızın önemli bir kısmını kullan at eşyalara harcıyoruz. Bunu en
iyi Oscar Wilde özetlemiş ‘günümüz insanı
her şeyin fiyatını biliyor ama hiçbir şeyin değerini bilmiyor’ Maalesef geldiğimiz
durum bu.
Yeme içme ve barınmadan
daha çok günümüzde tüketim kalemleri arttı ve her geçen günde artmaya devam
ediyor. Bu yüzdendir ki belki de bu harcamalarımızı karşılamak için daha çok
çalışmamız gerekiyor. ‘Kölelik
kaldırılmadı, sadece bütün renkleri kapsayacak biçimde genişletildi’ diyen
Charles Bukowski sözüne göre belki de bu tüketim çılgınlığının kölesi olmaya
başladık.
Ayağımızı yorganımıza göre
uzatıp ürettiğimiz kadar tüketmeye hakkımız olduğunu unutmamalıyız. Bol bol
bilgiye yatırım yapıp üretmeliyiz. Velhasıl bu dünyada ne kadar tükettiğimizden
çok vicdanımız ve hoş sedamız kadar olacağız. Öyle veya böyle dünya tarlasında
rızkımızı ekip biçiyoruz ve bu dünya nöbetini tutup gideceğiz velhasıl.
Kalın
sağlıcakla.
İlkay Coşkun
25.03.2019
http://www.yenidogruhaber.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder