23 Ağustos 2014 Cumartesi

İbrahim Yasak’ın ‘Bir Ömür Bir Rüzgâr’ Şiir Kitabı Üzerine

Merhaba sevgili dostlar
İbrahim Yasak Bey’in, 2014 yılı içerisinde yeni bir eseri yayınlandı.

‘Şehir Defteri’ ismindeki bu kitap, 1950’lerdeki Sivas’ın öncesini ve sonrasını konu edinmektedir. Şu sıralar bu kitabı okumaktayım. 267 sayfa hacimli, kapsamlı bir kitap. İleriki zamanlarda, kitabı okuyup bitirdikten sonra ayrıntılı değerlendirmeyi düşünüyorum. Bu haftaki yazım, yine İbrahim Yasak Bey’in  ‘Bir Ömür Bir Rüzgâr’ şiir kitabı üzerine olacaktır. Kitap hakkındaki değerlendirmemi, notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. İyi okumalar.

İbrahim Yasak’ın ‘Bir Ömür Bir Rüzgâr’ Şiir Kitabı Üzerine

‘ve elest meclisinden bir söz düşer
soframıza
söz sukut olur’

‘ve her başlangıçta’ isimli şiiriyle O’nun adıyla’ der ve besmeleyle, Allahın adıyla başlar şair.

Başka bir şiirin devamında;

‘Sen kabul etmezsen kime gidilir, kime çıkar bu yol
Sen kabul etmezsen kim bağışlar, nasıl affedilir bu kul’ diyerek, besmeleyle, Allahın adıyla başlayarak sözün gayesini çizer adeta.

Ve devamında; ‘Adına Gazel’ şiiriyle sultanımız efendimize sunar yürek çağlayanını.

‘Ellerim hep uzanır sana, sana yakın sana açıktır hep
Yer ver bir parçacık yanında, yoksa halim hicran sultanım.’  bu son mısrasıyla bitirir şiirini.

 Şiirlerinin birçok yerinde yüreğe, benliğe dokunmaktadır şair.

‘yüreğimden’ şiirinde;

‘Oturup beklemek ne mümkün, geciken sabahları
Geceler bütün yalnızlığıyla geçer yüreğimden’  diyerek.

Umudu her dem küfesinde taşıyan şair;
‘Alınyazım, al yazım, umut dünyamın güzergâhı
Her gece her dem, gökyüzü yıldız yıldız kayıyor bende’ der ve umudu diri tutmanın şifrelerini alınyazısı ile eşleştirir adeta.
 
‘Şiir, bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen şarkıdır’ diyen Halil Cibran’ın sözüne uyan mısraları içeriyor İbrahim Yasak şiirleri.

Örneğin;

‘alın alın uzaklar alın beni
bilirim kulaklarınız bana ayarlı benimki size
bir yudum yalnızlık bir hüzün şarkısı büyütür
bir isyan yumağı sarılır yüreğimde
alın alın uzaklar alın beni’

‘esirgenmeyen selamlar almaktır niyetim’ mısralarında ise, ayakları yere basan insana ve insanlığa öncelik verir.

 Şehirler, mahalleler, velhasıl mekânlar insan dimağında, bir başka ifadeyle insan kültüründe mühürlü izler bırakır. Şairin dimağında da Sultan Şehir Sivas hep böyledir. ‘Benim Sevdam Sana Değil’ şiiri tam böyle bir şiirdir.
 
‘ilk kez
ve ilk kez yola çıktığımda
yüreğimi alıp gelmiştim bu şehre
bir tek yüreğimi taşımıştım göğsümde
yüreğimi anlar demiştim bu şehir
yüreğimi yüreği sanır
misafir değildim’  diyerek, yalnızlığı alan mekânlara göndermeler yapmaktadır şair.

 Şehir kavramını başka bir şiirinde şu şekilde imler şair;

‘bu şehrin
bir kenar mahallesinde akşamüstü
yerler mühürlenirdi akşam ezanıyla
anneler saklayarak seslerini
çocuklarını çağırırlardı
sofralarına’

 ‘Sen gittin’ şiiriyle de şair, gurbette hasretle yoğrulmuş benliğinin özlemini, sevdasını taşır okur sinelerine. Şiirle özdeşleştirir duygularını.

‘yalnız sitem yüklü bir şiir kaldı
kış ayazında dondurulmuş kelimeler
cümleler sıkıştırılmış mengenede
kağıt nerede, kalem nerede, şair nerede kaldı’

Şair;  ‘hasretin yalnız kıldı beni’ dizelerinde ise, efsanelerin şahıyla işler beşeri aşkı. Bu kimi zaman Aslı’dır, kimi zaman Leyla’dır. Efsanevi aşklara göndermeler yaparak imler sevdayı mısralarına.

‘çocuklar ağlar, dünya döner, eğlenir insanlar
gün vurur dağlara
susadım
‘susadım bir yudum su ver Leyla
                                   Leyla’

Duygu, yürekten söyleyiş biçimi birçok şiirinde öndedir şairin. Aynı zamanda baskındır da. İşte böyle yazılmış mısralardan örnekler;

‘uzat ellerini uzat, al beni enkaz yığını bedenimden
dinsin içimdeki yalnızlığın kahreden çığlıkları
rehin gözyaşlarım sürgün edildiğim metruk yüreklere
umut olsun, ses olsun, çare olsun yitik sevdalara’
‘içimin mağaralarından kuşlar kanatlanıyor
…emiyor sünger gibi, emiyor rüyalarımı’ diyen şair, hayal gücü derinliğini, yürek ummanının genişliğini göstermektedir bizlere.

 ‘bir yanım yetim kaldı hep’ şiirinin bir bölümünde ise;

çoğalır içimde hüznün kapkaranlık dehlizleri
kanatır ve acıtır, kanatır onulmaz yaralarımı
nerdesin ey hayat
sorgular hayatı, yaşanılanı ve yaşanmışlıkları’

‘yağmuru yalnız yaşadım ben’ şiirinde şair;

ben yağmurları yalnız yaşadım sırtımda
alnımdaki izler bir derviş sukutunda
izler ki her biri bir ömür
izler ki beni sana götürür’

 İnsanoğlunun yolu hep dikenlerle çevrilidir. Önünde beliriverir uçurum çoğu zaman, tehlikelerle burun burunadır her defasında. Gidilen yol ve amaç hep aynıdır çoğu zaman.

‘uçurumla yürüdüm’ şiiri tamda bunları anlatmaktadır.

‘nedendir her dönemeç uçuruma açılır
menzil gün gün kısalır
biliyorum
tüm ırmaklar tek kaynaktandır’

Ve kitabın son şiirinin son mısraları;

ve bir oyun kurmak hayat üzerine
gülümseyen gözlerle kıpırdayan yüreklerle
kırmak şeytanın bacağını
yenilmek bile erdemli’

Bu güzel şiir kitabından dolayı şairimizi kutlar, teşekkür ederim.

Haftaya buluşmak üzere sağlıcakla, huzurla kalınız.
 

İlkay Coşkun
İrade Gazetesi / 16.07.2014 / Yazı No:3
ilkcoskun@hotmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder