8 Ekim 2014 Çarşamba

Eylül ve Gül Hakkında

Eylül ve Gül Hakkında

‘Eylül ve Gül’  Şair Orhan Karahan’ın ikinci şiir kitabı. 2013 yılında ikinci baskısını Antik Yayınlarından yaptı. Kitabın ilk baskısı Mayıs 2003 tarihinde yapılmış. 67 şiirden oluşan kitap ikinci baskısında 95 sayfada yer almış. Su misali akan mısralar bir çırpıda okutuyor kendisini.
Şiirlerin tamamına yakınında, karşısında birisiyle konuşuyormuş gibi, birisine hitap ediyormuşçasına bir his uyandırıyor şair bizlere.
 
‘Ben seni saklama savaşındayım gözlerimde’   gibi.
Şair ve edebiyatçı çevrelerinde, özellikle İkinci Yeni şiiriyle birlikte şöyle bir algı oluştu. Gür sesli okunabilen, akılda kalabilen, kalıcı diyebileceğimiz pek şiir yazılmıyor savı. Bu ne derece doğru bir tespit açıkçası tam olarak bilemiyorum. Bu anlamda, ‘Eylül ve Gül’ü değerlendirecek olursam, şiirlerin tamamına yakını gür sesi içeren mısraları barındırıyor. Kalıcılık ve kitap içerisinde öne çıkan şiir olarak da ‘Sokaklar Bırakıyorum’ u    örnek verebilirim.
 
Birçok şiirinde şair, ‘Eylül ve Gül’ imgesiyle birlikte ‘Şehir’ imgesini de öncelemiş. ‘Çatısı olmayan bu kentin kıyısındayım/ ölü ozanlar halaya durmuş dağlarda…/ kuşlar uçmalı, bu kentin çatısında, kuşlar.’   gibi.
Destekleyici yan imgeler olarak, ‘ Caddeler, sokaklar, İstanbul, Ankara, Karadeniz, mevsimler, yağmur, sis, sigara, duman’  temaları öne çıkmaktadır.
 
Şiirlerinden belli başlı seçme mısralardaki seçme imgelerden örnekler verecek olursam;
 
-- ‘Bıçak gibi girdi aramıza eylül’ 
-- ‘ Ben ceplerimde yarım bir ıslık/ dudağımda fiyakalı bir intiharla birlikteyim’
-- ‘Aynalarda şair eskisi bir yüz/ gülüşlerimde sisler var’   
-- ‘ Sen hangi baharın hangi ıslak yağmurusun’   
-- ‘ Ben seni saklama savaşındayım gözlerimde’   
-- ‘ Şimdi karlar yanıyor buzlanmış gecelerimde’  
-- ‘ Sarışın bir sonbaharın peşinden terk ettim o şehri’  
--  ‘ Kuytu bir karanlığın kollarında şehir’
-- ‘ Ve bir ceset gibi soğuk hava/ Ve bir ceset gibi gülümsüyorum hayata.’  gibi
Toplumsal içerikli şiirlerine de yer vermiş şair. ‘baba nasihati’, ‘hoşcakal yarın’, ‘töredir’, ‘gülümse’ gibi şiirler bunlardan birkaçı.
Attila İlhan’a nazire şiiri, gerek yapı, gerek göndermeler babından ilgi uyandıran bir çalışma. Attila İlhan’ın 12 şiir kitabına ayrıca dikkat çekmektedir şair.
Şiirle zamanın buluşmasının güzel olacağını düşündüğümdendir ki,  şiirleri okurken, sonlarında yerine göre yılın, ayın hatta günün belirtilmesini aramaktayım.

Şairimizin ‘eylül ve yağmur’ imgelerini,  şiirlerinin içerisinde ustalıkla işlemesi dikkate değer bir başka unsur.
Vasiyetname şiirinde şair, ebedi dünyasının adresini de bizlere veriyor adeta. ‘Olursa sonbahar olsun, olmazsa hiç/ Bu kentin en yüksek yeri olsun’  diyerekten.
Şair arkadaşım Orhan Karahan’ı güzel şiirlerinden dolayı kutlar,  başarılar dilerim.
Kitabın son şiiriyle yazımı sonlandırmak istiyorum.
Dörtte dört
Bu kentin dudakları kalacak hep aklımda
Ve saçları. Anneannemin masallarındaki gibi
Terk ettim özlediklerim için özleyeceklerimi,
Bir eylül, bir yağmur için!
Gerek şiir kitabı kapağı, gerek içeriği okuyucuyu olarak beni oldukça etkiledi. Ve son olarak sonbahara, eylüle yolculuğa buyurun diyorum.
 
 
İlkay Coşkun / 08.10.2014 / Yazı No: 15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder