Mor İklim, Şair Vildan Poyraz
Coşkun’un ilk şiir kitabı. Şiir Vakti
Yayınevinden 64 sayfa olarak çıkartılan kitap 22 şiirden oluşuyor. Kitabı
oluşturan şiirlerin birçoğunda iklim, bahar, güz, eylül gibi temalarla aşk
temasını buluşturmuştur. Görsel şiirlerine de yer veren şair, şiir kitabına
estetik bir görüntü kazandırmıştır. Ayrıca aralara serpiştirilmiş beş adet
şiirsel aforizma ile de şiirlerini ve şiirlerdeki temalar desteklemiştir.
Aşka
Çağrı, Mor İklim, Pedaliza, Geç Mevsim, Sarmaşıklı Veranda, Sarıya İnat, Limon
Çiçeğinin Nazı, Seni Yazmalıydım Eylül, Çıkmaz Sokak, Ah Petunya, Düz Hesap
Aşk, Bir Göz Dokudum gibi şiirlerinde de bu temaları görmekteyiz.
Bunun
yanında “acı soğan sofrası“ şiir çalışmasıyla şair, başkalarının düzeni
içerisinde yaşatılan, dayatılan güncel olaylara eleştirel bakışını da yansıtmış
satırlarına.
Kitabın ilk şiiri
olan ‘Aşk’a Çağrı’ ödüle layık görülmüş bir çalışmadır.
tohumun topraktaki düşü benimkisi/anne sözü
dökülür kırık bir testiden/gök oyalı taze bir gelin/bilinçaltım yanardöner
yamarım durmadan/sahi/nerde benim lalelerim/laleler tekrar açar mı parmak
uçlarımdan/ dizelerinin ardından;
veranda
da gece olurum/ biletler kesilir kapanır senle panjur/ aşk iksire bulanır/
düşer ay ışığından gözlerimize/ eylül’ü beklemek niye/ diyerek
kaybedilen zamanları sorgular bu güzel çalışmasında şair.
Akılay
ve Manas’ın aşkını destanlaştırmıştır şair. Mor İklimlerde yaşatılmaya
çalışılan bir sevdadır Akılay ve Manas’ın aşkı.
Adını
bilmedikleri renkteki çiçek/ düşmüştü mor iklime/ lanetten uzak/ mor
yüreklerine/ adeta saflıkla ve aynı zamanda
bilinmezliklerle yaşanan büyük aşkı betimlemiş şair mor iklim şiirinde.
Yöresel
kültürlerde yaşatılan kelimelerden de örnekler sunulur bizlere. Örneğin,
‘Pedaliza’ şiirinde, kelebeğin kısacık ömründe yaşamaya çalıştığı aşkı imler
satırlara.
gülümse
pedaliza/karanlık odaların ışık oyunlarında/hevesin çizilsin gölgenle…
pedaliza,
pusudaki örümceğin kucağında/ aşk sandığı ateşte ufalanır/
vedalarla dolu ve mağrur
Geç Mevsim şiirinde;
geniş
alnına doluşur derin çizikler/vicdanla dağlanır yürek göze/ harcanan yılların
kayıpları elde…
ağır
bir sis gibi abanır/ geçer mevsimler önünden/ mısralarıyla sonbahar
gibi geç zamanları imler şair.
‘Sarmaşıklı
Veranda’ şiirinde;
seni
mor güllerin diyarından koparmıştım/ kaç zaman oldu, kaç zaman geçti bilinmez/
uzak iklimlerin derin yalnızlığı/ bırakır her bir anıyı üşüyen yanlarıma/
efsunlanan bedenin esir artık yüreğimde/
…
Sicim
gibi boşalır göğün yırtığından yağmurum/gri bulantı sonrası denizden
çıkarılan/miryana çığlığında koparıldı misina/yamalı arzular suskuya bürünse
de/semada sallamalıydım güneşi rüzgârınla diyerek duygu yoğunluğuyla
seslendirir mısraları.
gün
çözüldüğünde/ bilemedim başıma örülen ağların/ kaç örümceğin işi olduğunu… ‘Sarıya
İnat’ şiirinin, etkili bir sesleniş olduğuna inandığım giriş bölümü.
her
yalan masum gözükse de/ söylenmişin üstünü kim neden örter ki? diyerek
belki de sorgular bir çok yaşanmışlıkları. Ve tüm olumsuzluklara rağmen inatla
sarılır hayata ve aşkın kırmızısına.
güz
sabıkalıdır/ güz sancılıdır/orda sürersin ihanetin izini/ ama yine onda ararsın
aşkın kırmızısını/ sarısına inat/ der
ve noktayı koyar şair.
‘Limon Çiçeğinin Nazı’ şiirinde;
leyli bir bakış eritirdi içimin buzunu/ yüzüm
kızarır, yürek atışta/ incir çekirdeğiyle dizilen ismindi/ uzak iklimlerin
leylaksız haziranlarında/ mısralarıyla baharı bir bir işlemiştir
şiirinde şair.
Her şairin bir eylül şiiri vardır. “Seni
Yazmalıydım Eylül” kitaptaki en beğendiğim şiir. Nesir tarzında yazılmış bir
çalışma. Eylülde yaşanılmış birçok tema içerikli, renkli bir şiir. Ardından eylüle sunulan içten bir özür. Şöyle ki,
seni, sen varken/ seni severken yazmalıydım/
hiç bahar yaşamamış yüreklerde açan/ güllerin kokusunda yazmalıydım/ diyerek seslenir eylüle.
Bilinç kardeş postallar altında ezildi geçen
zamanında/ şimdilerde iradeyi milliyetin tavan yaptığı/ borsada ki bilinçse
ilginç-der ve devam eder
şair.
Acılarla yoğruldu kimileri/ onlarla girdim
hüznün girdabına/ seçimlerin erkene alınmasıyla sevindim/ sevindim benim
vekilim vekil olduğunu hatırlayacak diye/ mısralarıyla seçmenlerini unutan tüm
siyasilere bir gönderme yapar şair.
…
anlayacağın seni sen varken yazmalıydım/
toplayabildiğim tüm özürler sana eylül/ diyerek, geç kalınmışlığın ezikliğiyle sonlandırır satırlarını.
Hatırlat bana ezberimi/ yüzleşelim artık/
belanın mevkisinde/ yeşile susamış kalbimi kim görmüş?/
‘Çıkmaz Sokak’ şiirinde şair birçok şeyi
sorgular adeta.
‘Ah Petunya’ da ise;
zaman su misali/ dolar kum saati gerçeğime.
zaman kavramının ne kadar değerli olduğunun
altını çizer şair.
Haz dolu gülüşlerin sürgününde/ cam
kırıklarıyla çizilir kaderim/
diyerek şartların zorluğuna rağmen sonuca
sabırla gidilebilineceğinin ipuçlarını verir bizlere.
huzurum var senli günlerin/ sessiz
çığlığında/ avuç ayam da anıların izi/ gözaltımda aşkın sızısı gizli/ …
Hatırşinaslılığı işler mısralara şair.
‘Yonca’ şiiri yüzümüzü gülümsetir. Bilinen
tüm fallarla mutlu sona ulaşılmaya çalışılan minyatür, aynı zamanda keyifli bir
çalışma.
‘Düz Hesap Aşk’ şiirinde;
İkametgâhındı sevda kaynağımın başı/ arıdan
ödünç alınan polenleri yükleyip/ kaf dağının ardından yol alan/ yolcuydun
sevdanın ardı sıra
…
Sevda teslimiyetim sana yâr/ ve/ nefesim bir
ömür mesainde…..Düz hesap/ aşk hakim iklimimde/ diyen şair günümüzde yitirilen duyguları
samimi bir seslenişle hatırlatmaya çalışır.
‘Bir Göz Dokudum’ şiirinde;
Fırtına sonrası/ haykırıştadır martı/
sevişmeyi bırakan dalgaların/ sokulur koynuna hoyratça/….. sancılı yağmurlar
sonrası/ gökkuşağı firfiri yağlı boya/ ağrıyan hep bir yerim hiç’lendi şimdi/
sisli bakış sağanağında/ Gökyüzü
ve tabiat bu duygularla taşınır satırlara.
‘Mor
iklim’ şiir kitabıyla şair; aşkı, sevdayı, umudu, geç kalınmışlıkları
satırlarına yansıtırken bazen dayatmalar karşısındaki duruşunu, eleştirilerini
şiir diliyle sunmuş okurlara.
Şiirimize
yeni bir soluk katan, bazen içine düştüğümüz mor iklimlerden çıkışın ipuçlarını
bizlerle paylaşan, en önemlisi şartlar ne olursa olsun her durumda sevme
kavramını hatırlatan sevgili eşim Vildan Poyraz Coşkun’a başarılar dilerim.
İlkay
Coşkun /15.10.2014 - Yazı No: 16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder