26 Ekim 2014 Pazar

Şiir Kitapları

Şiir Kitapları
O kadar gereksiz boş kâğıt israfı varken birilerinin, kitap yapımında kullanılan kağıt giderine bu kadar eleştirel bakılıyor olmasını anlamak mümkün değil.  İnsanlar hata yapmadan nasıl doğruyu bulacak, kötüyü yazmadan nasıl iyiyi yazacaklar ki? Herkes anasından Necip Fazıl, Nazım Hikmet olarak doğmuyor. Bu noktada birçok yazar ve şairin ilk ürünlerine bakmak gerekiyor. Bu yazarlarımız ilk ürünlerini yayınlamasalardı devamı gelmezdi belki de.  Yüz yılda bir gelen Aşık Veysel’i bulmak için yüzlerce binlerce şair adayına ve ozana katlanmak gerekmiyor mu sizce.
 Beğeniler yaşa göre, eğitime göre, zamana göre değişmiyor mu?  Benim kütüphanemde yüz kitap var diyelim. Belki de yirmi kitap şu anda bana hitap ediyor olabilir ve bu yirmi kitabı keyif alarak okumuşumdur. Bu durum diğer seksen kitaba saygısızlık yapmamı gerektirmez ama. Benim beğenmediğimi çocuğum, eşim, torumum beğenebilir diye düşünüyorum.

 Yine kendimden bir örnek vereyim; orta öğretim öğrencileriyle zaman zaman okuma saatleri düzenliyoruz. Çocuk kütüphaneden istediği bir kitabı seçiyor. Benim pekte sevmediğim, ilk şiir kitabımı okuyor çocuklar. Diğer kitaplarımı ellerine almıyorlar bile.

Başka bir örnek vereyim size. Arkadaşım büyükçe bir kitapçıda kişisel gelişim kitaplarını incelerken benim bir şiirimi, kitabın başlangıcında görmüş. Geldi bana söyledi. Bende kitabı satın aldım. Benim lise yıllarında yazdığım, kitaplarıma dahi almadığım, konulu bir şiir. İnternetin yaygınlaşmaya başladığı iki binlerin başında bir hevesle internete atmıştım bu şiiri. Sonradan da silmemiştim. Kişisel Gelişim kitabının yazarı bu şiirimi bulup, ismimle yayınlamış.  Kitabı okuyunca, şiirimin kitap için oldukça uygun olduğunu gördüm. Buradan nereye geleceğim; şairin beğendikleri değer bulmayabiliyor, beğenmedikleri değer bulabiliyor kimi zaman. 

Bir kitabı atmak yerine, gidersin sahafa bağışlarsın. Elden çıkardığın bu kitabı beğenen birileri çıkabilir. ‘ Benim beğenilerim esastır, başkaları beni ilgilendirmez, en doğruyu ben bilirim, asıl olan benim’ demek, egonun dışavurumundan başka bir şey değil bence. Yazarların, şairlerin bazıları bir müddet sonra ‘şunlar şiir yazsın, şunlar roman yazsın, başkaları yazmasın’ durumuna getiriyorlar olayı.

Bir başkası da çıksa ‘şu kişiler başbakan olabilir, bu kişiler sadece ülkeyi yönetmekle söz sahibi olabilir’ deseler hoş olur mu sizce?

Çöpe saygısızca attığınız bir ismin ileride çok büyük yazar veyahut şair olabilme ihtimali her zaman vardır.  Yazar veya şair olmanın öncesinde nezaket, insanlık ve doğru adamlık gelmeli bence. 

İlkay Coşkun/ 22.10.2014- Yazı No: 17
 
İrade Gazetesi - Şiir Kitapları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder