Şiir Kitapları
O kadar gereksiz boş kâğıt israfı
varken birilerinin, kitap yapımında kullanılan kağıt giderine bu kadar
eleştirel bakılıyor olmasını anlamak mümkün değil. İnsanlar hata yapmadan nasıl doğruyu bulacak,
kötüyü yazmadan nasıl iyiyi yazacaklar ki? Herkes anasından Necip Fazıl, Nazım
Hikmet olarak doğmuyor. Bu noktada birçok yazar ve şairin ilk ürünlerine bakmak
gerekiyor. Bu yazarlarımız ilk ürünlerini yayınlamasalardı devamı gelmezdi
belki de. Yüz yılda bir gelen Aşık
Veysel’i bulmak için yüzlerce binlerce şair adayına ve ozana katlanmak
gerekmiyor mu sizce.
Başka bir örnek vereyim size.
Arkadaşım büyükçe bir kitapçıda kişisel gelişim kitaplarını incelerken benim
bir şiirimi, kitabın başlangıcında görmüş. Geldi bana söyledi. Bende kitabı
satın aldım. Benim lise yıllarında yazdığım, kitaplarıma dahi almadığım, konulu
bir şiir. İnternetin yaygınlaşmaya başladığı iki binlerin başında bir hevesle
internete atmıştım bu şiiri. Sonradan da silmemiştim. Kişisel Gelişim kitabının
yazarı bu şiirimi bulup, ismimle yayınlamış.
Kitabı okuyunca, şiirimin kitap için oldukça uygun olduğunu gördüm.
Buradan nereye geleceğim; şairin beğendikleri değer bulmayabiliyor, beğenmedikleri
değer bulabiliyor kimi zaman.
Bir kitabı atmak yerine, gidersin
sahafa bağışlarsın. Elden çıkardığın bu kitabı beğenen birileri çıkabilir. ‘
Benim beğenilerim esastır, başkaları beni ilgilendirmez, en doğruyu ben
bilirim, asıl olan benim’ demek, egonun dışavurumundan başka bir şey değil
bence. Yazarların, şairlerin bazıları bir müddet sonra ‘şunlar şiir yazsın,
şunlar roman yazsın, başkaları yazmasın’ durumuna getiriyorlar olayı.
Bir başkası da çıksa ‘şu kişiler
başbakan olabilir, bu kişiler sadece ülkeyi yönetmekle söz sahibi olabilir’
deseler hoş olur mu sizce?
Çöpe saygısızca attığınız bir
ismin ileride çok büyük yazar veyahut şair olabilme ihtimali her zaman vardır. Yazar veya şair olmanın öncesinde nezaket,
insanlık ve doğru adamlık gelmeli bence.
İlkay Coşkun/ 22.10.2014- Yazı No: 17
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder