13 Kasım 2014 Perşembe

erdemli bakabilmek

Erdemli baka-bilmek…

Maslow der ki; “ Elinde tek aleti çekiç olan, bütün sorunları çivi olarak görür”. Bizler elimizdeki aletleri, edevatları nasıl çoğaltabilirizin çabasında olmalıyız. Dünyamıza, çevremize maddi-kapitalist bakış açılarıyla değil de Hz Mevlana’nın, Yunus’un, Muhammed İkbal ve birçok güzel insanın hayata bakış açılarından bakmaya sevdalanmalıyız.
Bir gün Hz Mevlana evine geliyor “hanım ne pişirdin ” diye soruyor. Hanımı da “ bey, evde pişirecek bir şey yok ki ” der. Bunun üzerine de Hz Mevlana “Şükürler olsun Yarabbi ne güzel, evimiz Peygamber evine döndü ” der. Sevgili dostlar büyüklük işte bu. Erdemli bir bakış açısı. Günümüzde, çevremize bir bakalım. Fakirimizde ağlıyor, zenginimizde. Fakirlerimiz dahi eskilere nazaran birçok şeylere sahipler. Ne kadar şükretsek azdır, değil mi?  
Maalesef toplum yapımızda ki yozlaşmışlıkta az okuyan, az sorgulayan bireylerinin çoğunluğu içersinde ki münevver insanları, akil insanlarını mumla arar olduk. “Halkımız var, ama yeterli derecede münevverimiz yok” diyen rahmetli Ahmet Kabaklı’ya hak vermemek mümkün değil.
“Eğitim şart” bu sözü çok sık duyarız. Toplumumuzda iyi gitmeyen bir şeyler oldu mu, söylemine sığındığımız, slogan gibi kullanılan bir cümledir bu. -eğitim şart abi -
Her altı Türk senede bir kitap okuyor. Bir Japon senede 25 kitap okuyor. Türkiye’de bir milyon tirajı bulan gazete yok iken, Japonya’da on milyon baskısı olan gazeteler var.
Estetikten, naiflikten, sanattan yoksun toplum içerisinde kayıpları yaşıyoruz adeta. Osmanlı İmparatorluğunun bize sunduğu devasa kültür birikimine sahip çıkamadık nedense. Kendi köyünde, kendi mahallesinde, kendi kasabasında mum ışıklarını yakmasını beklediğimiz öyle çok insanımız var ki. Kuru pantolon ile balık tutulmaz diyen ve meşakkati seçenlere selam olsun. Allah yollarını açık etsin. Geçmişte bir mum dahi olsa yakanlardan Allah razı olsun diyelim.
Üstad Sezai Karakoç der ki; hitap edilen kesime göre düşünce, fikir üretme mantığı ile düşünce platformları oluşturanlara selam olsun.
Maddi sıkıntıların ve beraberinde manevi sıkıntıların çoğunlukta yaşandığı günümüzde yüreklere muhabbeti, sevgiyi yayanlara selam olsun.
 “Mecnun söğüt, Leyla’nın toprağında yetişir” diyen Şeyh Galip ve üzüm üzüme baka baka kararır diyen atalarımız etkileşimi ve işin sırrını nede güzel özetlemişler değil mi?                           
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in manalı bir şiiriyle yazımı sonlandırmak istiyorum.
başıboş

vatanımda sular akar başıboş
herkes birbirini kakar, başıboş

bozkırlardan topal bir tren geçer
çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş

yanmaz da yürekler, ateşe atsan!
bir kibrit bir orman yakar, başıboş

tarih, kutuplara kaçmış bir fener
buz denizlerinde çakar başıboş

yirmidokuz harflik sözde aydınlar
yafta yazar, isim takar, başıboş

Allahım, sen acı bu saf millete!
akşam yatar, sabah kalkar, başıboş
                                    Necip Fazıl Kısakürek
 
İlkay Coşkun
12.11.2014  / İrade Gazetesi / Yazı No: 20  

İrade Gazetesi - Erdemli Bakabilmek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder