Birçok şair gibi bende lise yıllarımda yazdığım aşk
şiirleriyle başladım bu serüvene. Öğrenim yıllarımı tamamladıktan sonra daha
çok vakit ayırdım yazmaya.
Bilonsa üçüncü şiir kitabım. Şairin kendi şiirlerini
değerlendirmesi zor zanaat. Serbest şiirlerimin yanında görsel şiir
çalışmalarına da yer verdim. Bilonsa ve bir önceki şiir kitabımda on beşin
üzerinde görsel şiir mevcut. Okurlar ve eleştirmenler nezdinde, söyleyiş
özelliği bakımından geleneksel şiire yaslandığım söylenmektedir. Bilonsa şiir
kitabım hakkında ‘Şiirin ne olduğunu kavramış bir şairden eli yüzü düzgün bir çalışma’
değerlendirmesi almıştım. Bu değerlendirme size bir fikir verir mi bilemem. Bir
başka değerlendirme ise ‘Şiirde ilginç ve
cüretli bir adım’ değerlendirmesi. Bunları sizlerle paylaşmamdaki gaye;
benim neyi sunduğumdan ziyade, şiirlerimle buluşan okurların ne algıladığıdır.
Eserler sizden çıktıktan sonra neyi sunduğunuzun ne düşündüğünüzün bir anlamı
kalmıyor. Eser artık okurundur ve sizi her okur, farklı yerlere koyabiliyor.
İşte bu düşünce yapısı benim şiir anlayışımı ortaya koyuyor. Şiirlerim hiçbir
zaman keskin düşünce sınırlarında olmamıştır. Aksine okuyucunun
anlamlandırmasıyla şekil alan bir çizgide tutma gayem var. Benim bir başka
dikkat ettiğim nokta ise şiirlerimi inşa ederken sıradanlıktan kaçınmaya
çalışıyorum. Şiirler arası geçişlerde farklılığı yakalayıp, okuyucuyu sıkmamayı
hedefliyorum. Yanlış anlaşılmalara meydan vermemek adına, yazma aşamasında
zaman zaman çekincelerim oluyor. Ayrıca kenarda köşede kalmış kelimeleri
kullanıp farklı imgelerle şiirlerimi renklendirmeyi hedefliyorum. Tüm bunları
yaparken belli bir hedef kitlesi oluşturma çabası içerisinde hiç olmadım. Ben
sadece geniş bir yelpazem olsun istiyorum. Şiirlerimde ayrıca matematiksel zekâyı
da kullanmaya çalışıyorum.Şiirde macera benim için uzak bir niteleme. Bir başkası bu nitelemeyle hareket edebilir. Bu da onun yazım tarzıdır. Bir şey diyemem. Benim için şiir, bir anlatımda dilin sanatsal, sezgisel, matematiksel, müziksel güzelliklerini kullanarak sunma faaliyetidir. Şiirde his önde gelmelidir. Umudu taşımalıdır. Zamana mürekkebini dökmelidir. Yüz yıl önce yazılmış şiirlerin, yüreğe dokunuşlarının kritiğini bu zamanda yapmak ayrı bir heyecan.
Şiiri, zekâ ürünü görüyorum her zaman. Kıvrak zekâyla
buluşturulmuş mısralar, okuru farklı düşüncelere sevk edebiliyorlarsa,
okuyucuya ‘vay be’ dedirtebiliyorsa işte bu bir farkındalıktır.
Şairin poetikası, zamanla ortaya koyduğu şiirleriyle ve
okurlarıyla buluşturduğu eserleriyle şekillendirdiği bir olgu. Bunu gözetmeye
çalışıyorum. Bir şairin toplu şiirlerini okurken bu durumu gözlemlemek daha
kolay oluyor. Bazen bu toplu şiirleri okurken, şiirlerin tamamına yakını birbirine
benzer geliyor. Şiirler belli bir kalitede de olsa bir okur olarak beni
sıkıyor. Ben toplu okumalarda şairin düşünce ve yazım gelişmişliğini görmek
istiyorum.Sezai Karakoç’un ‘Gün Doğmadan’ı okurken çok net görmüştüm bu durumu.
Allah ömür verir nasip olursa, bütün şiirlerim bir yaştan sonra bir araya
getirilirse, şiirlerimdeki poetikayı, benim dışımda ki okurlarım da görecektir
diye düşünüyorum. İşte benim şiir poetikam da bu yönde. Bir okur olarak da
beğenilerimi bu noktada önceleme ihtiyacı hissediyorum.
Fikri yapı olarak çok farklı dergilerde şiirlerim
yayınlanıyor. Şiirlerimin beğenilerinde çeşitlilik var. Bu noktada dergi takip
eden okur kitlesinin şiirlerime daha çok ilgi gösterdiğini düşünüyorum.
Şiir poetikası hesap kitapla oluşan, oluşturulan bir olgu
değil. Bir duygu birikimiyle şiir yazmaya oturuyorsunuz. Kafanızda
tasarladığınız şiir hiç oluşmaya biliyor çoğu zaman. Şiire kafa yoran, şiir
işçiliği yapan şairlerin, Allah vergisi yetenekleri çerçevesinde şiir
tarzlarının şekillendiğini düşünüyorum. Kimisinde tektir ve bir yönde poetikası
vardır, kimisinde dağınıktır. Böyle farklılıklar olabiliyor ama her şairin
mutlaka bir poetikası olmalıdır diye düşünüyorum.
Şiir olmasaydı sanatın belki başka alanlarına ilgi duyardım.
Hiçbir zaman şiiri hayatımın tamamına yaymadım. Şiir hayatıma manevi zenginlik
ve değer katıyor. Gece gündüz her an şiir yazmıyorum. Aylarca şiir yazmadığım
olabiliyor ama şiirden hiçbir zaman kopmadım. Yazmadığım zamanlarda şiir
okuyarak vaktimi kullanıyorum. Bence insan yirmi dört saat şair olmak için
kendini zorlamamalı.
Yayınevlerinin şiir kitaplarını yayımlama sayılarına en
önemlisi büyük kitapevlerinin edebiyat dergilerine ve şiir eserlerini içeren
yapıtlara ayırdıkları raflara bakmak gerek. Tüm bunları şikâyet etmek için dile
getirmek de istemiyorum ama bu kaderi değiştirmek de çok zor.
Şiirlerinin tümüyle beni etkisi altına alan bir şair yok
aslında. Yazdığı şiirlerini beğeniyle okuduğum isimler var tabii ki. Belli
isimleri öne çıkarmak bana doğru gelmiyor. Bu yüzden isim vermek istemiyorum.
Dergilerde yazan genç şairleri ve şiirleriyle genç kalabilmiş birçok şair
ağabeyimizin şiirlerini keyif alarak okuyorum. Kütüphanemde yüz şiir kitabım
varsa yirmi otuz şiir kitabı şu an bana hitap ediyor diyebilirim.
Belli bir kalitede gördüğüm ve farkına varılmasını istediğim
şiirlerime kitaplarımda yer veriyorum. Farklı kesimlere de ulaşmak için
edebiyat dergilerine de şiirlerimi gönderiyorum. Değer bulanlar zaten o
dergilerden okuyucularla ulaşıyor. Yayınlanmamış şiirlerimde var ama bu
çerçevede kalmış bir şiirim yok.
Şiirlerini birçoğunu keyif alarak okuduğum ve devamlı takip
etmek için abone olduğum edebiyat dergileri var. Zaman zaman takip edebildiğim
dergiler de mevcut. 10-15 dergiyi takip etmeye çalışıyorum. Bu noktada İnternetten
de faydalandığım da oluyor. Farklı şiir anlayışlarıyla bu piyasada yer almaya
çalışan, daha fazla okura ulaşma çabasında olan dergilerin hepsi belli bir
politika izliyor kendilerine göre ama her şeye rağmen belli kalitede ki
edebiyat dergilerinin ortak dilleri var. Her türlü farklılıklarına rağmen
dergilerin güzel birer okul olduğuna inanıyorum.
Şiir değil, şairler ölür, ardından yeni şairler doğar. Bu
konuda hiç karamsar değilim. Bir zaman roman, bir zaman öykü, başka bir zaman
şiir öne geçebiliyor. Şu anda roman daha çok okunan, daha çok takip edilen bir
yazım türü. Her türün kendine göre bir alıcısı var. Bu da devam edecektir.
Düşüşler çıkışlar zaman içerisinde olabilir tabii. Bir şiir kitabında belli
kalitede üç beş tane güzel şiir oldu mu, kitabın genelini sürüklüyor. Beğeni
ölçülerinde yerini alıyor okur nezdinde.
Edebiyat ve şiir anlamında başucu kitabım yok. Ama Sezai
Karakoç, Cemal Süreya gibi birçok şairimizin toplu şiirlerini öneririm şiir
severlere. Kalemini çok güzel kullanan genç kuşak şairlerimiz de var. Tüm
bunların yanında şiir yıllıklarını ve edebiyat dergilerini unutmamak gerek.
Yayına hazır bir şiir dosyam var. Yıllardır yazdığım
aforizmaları topladığım başka bir dosyam, birde deneme dosyam hâlihazırda
mevcut. Bakalım ne zaman raflarda yerlerini alacaklar. Haftaya buluşma
temennisiyle
İlkay Coşkun
08.04.2015Sivas İrade Gazetesi / Yazı No: 41
Sivas İrade Gazetesi-İlkay Coşkun-Şiir Anlayışım-08.04.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder