Yeni Yıl
Mekke’nin fethinin 1385. yılını idrak ettiğimiz ve Miladi 2016 yılına gireceğimiz şu günlerde 2015 yılı değerlendirmeleri ve 2016’dan beklentiler, tahminler yapılıyor bu günlerde. Yeni yıla girerken gerek dünyamız gerekse de ülkemiz birçok sorunlarla boğuşuyor. Orta doğunun baş aktörü yanı başımızdaki Suriye gibi gözüküyor. Suriye’de ki savaş, halkından sonra en fazla bizi etkiliyor diyebiliriz. Bayır Bucak Türkmenleri üzerinden de oynanan oyunlardan sonra bu savaş bizleri daha da çok ilgilendirmeye başladı. Belli ki hassas noktamızın, o bölge olduğunu bilen birileri oradan vurmaya çalışıyor. Rusya'nın son zamanlarda oynadığı oyun bu olsa gerek. Sıcak savaş hattında olmasak da Suriye'nin yakınında bir ülke olarak, dolaylı da olsa savaş halindeki huzursuzluğu, gerginliği yaşıyoruz diyebiliriz.
Bulunduğumuz coğrafya da tarih boyu bu ve buna benzer mücadeleler hep yaşandı, şu anda yaşanıyor ve uzunca bir süre daha yaşanmaya da devam edecek gibi gözüküyor. Bu karmaşık, kimin eli kimin cebinde belli olmayan bölgede güçlü olabilmemiz için, doğru ve sağlam adımlar atmak zorunda olduğumuzun bilinci içinde olmalıyız. Ülkemiz ve iktidar partisinin, dünyadaki bütün sorunların mümessili gibi gösterilmeye çalışılan hastalıklı bir ruh haliyle karşı karşıyayız son günlerde. Bu durumu akıllıca bertaraf etmeli ve dış güç odaklı algı operasyonlarına karşı mücadelemizi hız kesmeden sürdürmeliyiz. Birde yandık, bittik, öldük, bölündük moral bozukluğunu pompalayanlara karşı her şeye rağmen sağlam durmalıyız, durabilmeliyiz.
Dünya savaşları çok büyük yıkımlara sebep olmuştur ama dünyanın sonu da olmamıştır. Günümüzde yaşanan sıkıntıları ve savaşları bahane edip dünyanın sonu gibi görenler veya göstermeye çalışanlar kendilerini çok fazla yormasınlar bence. İyi örneklerin değil de kötü örneklerin daha çok ses getirdiği dünyamızda paranın gücü ile her türlü oyunlar sergileniyor maalesef.
Son yıllarda yaşadığımız sorunlarda ülkemizde ne kadarda çok vatan haininin olduğunu bize çok açık göstermiştir. Ülkesine, vatanına, halkına karşı nankör olanların, hep kendilerine göre bir bahanelerinin olduğunu gördük. Kurtuluş mücadelesi olsa olsa gayri müslümlere karşı verilir, verilmelidir Müslüman Müslüman’dan kurtulmak istemez. Kardeştir, kardeş olmayı istemelidir. Biz Müslümanlar, biz Türkler, biz Kürtler her ne şart olursa olsun tedbiri elden bırakmamalıyız. Doğru zannedip de yanlış ata oynayan öyle çok insan var ki tarihte de günümüzde de. Akabinde mezarlıkları dolduran da onlardır.
Özellikle Müslüman ülkelerde taraflar ve birbirine düşman guruplar inşa edilmeye çalışılıyor. Sudan sebeplerle, komik bahanelerle o ülkelere ve halkına bombalar yağdırılıyor. Yakın tarihte yanı başımızda izlediğimiz Irak örneği hala belleklerden silinmedi. Suriye ve bütün Müslümanların dış etkenli yaşadığı sorunun temelinde bu var aslında.
2015 yılına damga vuran Suriye savaşının en önemli parçası olan göçmen Müslümanların akın akın Avrupa ülkelere gitmekteki büyük istekleri, geldiğimiz noktada biz Müslümanlara çok büyük dersler verebilmelidir. Bir başka ders de her gün sahillerde yaşanan göçmen ölümleri. Ne zaman ki dünyamızda, her ölüm aynı değerde yürekleri acıtır ise o zaman dünyadaki sıkıntıların birçoğu çözüme kavuşur diye düşünüyorum.
Kişisel tercihlerimiz ve ayrıntılar her zaman büyük resmin parçaları konumundadır. Bireylerin ve devamında ülkelerin doğru hareket etme erkleri, sorunların birçoğunun çözümünde katalizör görevi görecektir. Her geçen gün izleyici rolümüz artarak devam ediyor. Belki de bu izleyicilik rolünden biraz uzaklaşıp kendimize dönmemiz, dış etkenleri birazda olsa bertaraf edip kendimizi görmemiz gerekiyor. Günümüzde tek tip insan modelleri yerine, daha değerli, daha yerli, daha dini, daha kültürel, daha yerel anlayışları ve modelleri günışığına çıkarmamız ve taraftarlar bulmamız gerekiyor. Yerellikleri bozmadan, doğallıkları muhafaza etmemiz elzem. Bırakın da biz olarak kalalım ama hak edip de alınan Nobel ödüllerine de sahip çıkalım. Bu vesile ile haklı gururumuz Prof Aziz Sancar hocamızı emeklerinden dolayı teşekkür ediyor ve tebrik ediyoruz.
Mekke’nin fethinin yıldönümünde ve yeni yılda biz Müslümanlara daha güzel günler getirmesi temennisiyle, sağlıcakla kalınız.
İlkay Coşkun
İrade Gazetesi, 30 Aralık 2015 - Yazı No: 79
İrade Gazetesi-Yeni Yıl-30.12.2015-İlkay Coşkun
Mekke’nin fethinin 1385. yılını idrak ettiğimiz ve Miladi 2016 yılına gireceğimiz şu günlerde 2015 yılı değerlendirmeleri ve 2016’dan beklentiler, tahminler yapılıyor bu günlerde. Yeni yıla girerken gerek dünyamız gerekse de ülkemiz birçok sorunlarla boğuşuyor. Orta doğunun baş aktörü yanı başımızdaki Suriye gibi gözüküyor. Suriye’de ki savaş, halkından sonra en fazla bizi etkiliyor diyebiliriz. Bayır Bucak Türkmenleri üzerinden de oynanan oyunlardan sonra bu savaş bizleri daha da çok ilgilendirmeye başladı. Belli ki hassas noktamızın, o bölge olduğunu bilen birileri oradan vurmaya çalışıyor. Rusya'nın son zamanlarda oynadığı oyun bu olsa gerek. Sıcak savaş hattında olmasak da Suriye'nin yakınında bir ülke olarak, dolaylı da olsa savaş halindeki huzursuzluğu, gerginliği yaşıyoruz diyebiliriz.
Bulunduğumuz coğrafya da tarih boyu bu ve buna benzer mücadeleler hep yaşandı, şu anda yaşanıyor ve uzunca bir süre daha yaşanmaya da devam edecek gibi gözüküyor. Bu karmaşık, kimin eli kimin cebinde belli olmayan bölgede güçlü olabilmemiz için, doğru ve sağlam adımlar atmak zorunda olduğumuzun bilinci içinde olmalıyız. Ülkemiz ve iktidar partisinin, dünyadaki bütün sorunların mümessili gibi gösterilmeye çalışılan hastalıklı bir ruh haliyle karşı karşıyayız son günlerde. Bu durumu akıllıca bertaraf etmeli ve dış güç odaklı algı operasyonlarına karşı mücadelemizi hız kesmeden sürdürmeliyiz. Birde yandık, bittik, öldük, bölündük moral bozukluğunu pompalayanlara karşı her şeye rağmen sağlam durmalıyız, durabilmeliyiz.
Dünya savaşları çok büyük yıkımlara sebep olmuştur ama dünyanın sonu da olmamıştır. Günümüzde yaşanan sıkıntıları ve savaşları bahane edip dünyanın sonu gibi görenler veya göstermeye çalışanlar kendilerini çok fazla yormasınlar bence. İyi örneklerin değil de kötü örneklerin daha çok ses getirdiği dünyamızda paranın gücü ile her türlü oyunlar sergileniyor maalesef.
Son yıllarda yaşadığımız sorunlarda ülkemizde ne kadarda çok vatan haininin olduğunu bize çok açık göstermiştir. Ülkesine, vatanına, halkına karşı nankör olanların, hep kendilerine göre bir bahanelerinin olduğunu gördük. Kurtuluş mücadelesi olsa olsa gayri müslümlere karşı verilir, verilmelidir Müslüman Müslüman’dan kurtulmak istemez. Kardeştir, kardeş olmayı istemelidir. Biz Müslümanlar, biz Türkler, biz Kürtler her ne şart olursa olsun tedbiri elden bırakmamalıyız. Doğru zannedip de yanlış ata oynayan öyle çok insan var ki tarihte de günümüzde de. Akabinde mezarlıkları dolduran da onlardır.
Özellikle Müslüman ülkelerde taraflar ve birbirine düşman guruplar inşa edilmeye çalışılıyor. Sudan sebeplerle, komik bahanelerle o ülkelere ve halkına bombalar yağdırılıyor. Yakın tarihte yanı başımızda izlediğimiz Irak örneği hala belleklerden silinmedi. Suriye ve bütün Müslümanların dış etkenli yaşadığı sorunun temelinde bu var aslında.
2015 yılına damga vuran Suriye savaşının en önemli parçası olan göçmen Müslümanların akın akın Avrupa ülkelere gitmekteki büyük istekleri, geldiğimiz noktada biz Müslümanlara çok büyük dersler verebilmelidir. Bir başka ders de her gün sahillerde yaşanan göçmen ölümleri. Ne zaman ki dünyamızda, her ölüm aynı değerde yürekleri acıtır ise o zaman dünyadaki sıkıntıların birçoğu çözüme kavuşur diye düşünüyorum.
Kişisel tercihlerimiz ve ayrıntılar her zaman büyük resmin parçaları konumundadır. Bireylerin ve devamında ülkelerin doğru hareket etme erkleri, sorunların birçoğunun çözümünde katalizör görevi görecektir. Her geçen gün izleyici rolümüz artarak devam ediyor. Belki de bu izleyicilik rolünden biraz uzaklaşıp kendimize dönmemiz, dış etkenleri birazda olsa bertaraf edip kendimizi görmemiz gerekiyor. Günümüzde tek tip insan modelleri yerine, daha değerli, daha yerli, daha dini, daha kültürel, daha yerel anlayışları ve modelleri günışığına çıkarmamız ve taraftarlar bulmamız gerekiyor. Yerellikleri bozmadan, doğallıkları muhafaza etmemiz elzem. Bırakın da biz olarak kalalım ama hak edip de alınan Nobel ödüllerine de sahip çıkalım. Bu vesile ile haklı gururumuz Prof Aziz Sancar hocamızı emeklerinden dolayı teşekkür ediyor ve tebrik ediyoruz.
Mekke’nin fethinin yıldönümünde ve yeni yılda biz Müslümanlara daha güzel günler getirmesi temennisiyle, sağlıcakla kalınız.
İlkay Coşkun
İrade Gazetesi, 30 Aralık 2015 - Yazı No: 79
İrade Gazetesi-Yeni Yıl-30.12.2015-İlkay Coşkun