dışarıda
kar, dışarıda boran, dışarıda beyaz örtü
öyle
çok yağıyor ki içime, üşümem soğuk kış
Ne kadarda teknoloji ilerlese, toplumların
kültürlerinde, yaşantılarında tabiat şartları hala başrolünü oynamaya devam
ediyor. Eski kara –kırç- deniyor
Anadolu’da. Eskimolarda karı betimleyen, karı ifade eden, otuza yakın kelime
var lügatlerde. Kar yılında hem varlığa hem de yokluğa şahit oluyor canlılar.
Zemherinin en çetin zamanlarında kar beyazlığıyla,
saflığıyla kendini göstermeye devam ediyor. Etkili bir kar yağışını ajanslar
ilk haber olarak geçiyorlar. Gazete ve televizyonlarda “Kar esareti” - “kara kış” başlıklı haberleri en çok savaşların sürdüğü
Müslüman âlemini ve biz Anadolu insanının içini acıtır. Esir alan kar, esir
alınan biz insanlarızdır. Yeryüzünde oluşan birçok olumsuzluklara karşı soğuğuyla,
tipisiyle, karanlığın karşısında kar, o ak haliyle mücadelesini verir, serilir
gözlerimizin önüne. Annenin hamilelik ve doğum sürecinde ki gibi kış sancısını
çekiyor mevsiminde. Uyku halindeki bitkileri, hayvanları hatta insanları temizleyip
bahara, yaza hazırlıyor adeta. Atmosferde bulunan kirli havayı temizleyip
yeryüzüne inerken, mucizevî bir şekilde hala beyazlığını muhafaza ettiğine şahit
oluyoruz.
Her türlü olumsuzluklara rağmen, karın yakıştığı
ülkeler, şehirler vardır. Mesela Sivas’ımıza kar çok yakışıyor. Yıldız Dağı
gibi kayak merkezleri bozkır şehirlerine yeni imkânlar alternatifler sunuyor.
kar’a
bakıp ta karamsar olma
zifiri
gecelerden ne şafaklar sökülür
yağar
rahmet uyanır tabiat
beyazlar dökülür
toprağa
goncalar
filizlenir
güller
açar yarınlara
Bütün güzellikleri, nimetleri bizlere sunmuş Yaradan.
Tedbirini, önlemini alan insana kar bütün güzelliklerini, imkânlarını sunuyor
aslında. Kartopu, kardan adam, kızak ne çok çocuğu sevince boğuyor. Kış turizmi
ile ne çok ülke ve şehir ihya oluyor. Vücutta dinçlik, bedende sağlık sunuyor
biz insanlara. Seksen yaşına gelmiş, soğuk iklimlerde yaşayan insanlar ile
sıcak iklimlerde yaşamış olanların görüntülerine baktığınızda ne demek
istediğimi anlarsınız. Sıcakta kendini salan cisimler, soğukla gergin, katı ve
sert halini almaktadır. Karla birlikte içme sularımız dolup taşmakta, nebatat
en doğal gıdasını almakta ve akabinde varlık, bolluk, zenginlik zuhur
etmektedir. Ne kadar da kayıp düşme tehlikesinde olan insanın, başı eğik
dolaştığına şahit olsanız da soğuk iklimlerin insanları daha dost canlısı
oluyorlar birçoklarının aksine. Kar, insanın hastalanmaması için adeta
panzehirini devreye sokup mikropları kırmakta ve nefesleri rahatlatmaktadır.
aktı
kar, paktı kar, yağdı kar
maske
üstüne maske, dağdı kar
Kış üzerinden yazın, yaz
üzerinden kışın tüyoları alınır. Uzun kış
gecelerinin bereketi ise bir başkadır. Yazan, çizen, okuyan insan için uzun bir
zaman dilimidir kış geceleri. Yatsı namazından sonra uzunca bir gün uzanır
önümüzde. Sıcak çay eşliğinde doyumsuz dost muhabbetlerinin yeri bir başkadır
meclislerde. Yeni yeni kapılar açılır buralardan. Dost meclislerinde bulunmayan
insan içinse, bir nevi kış uykusu gibidir bu zaman dilimleri. İnsan, ruhunu ve
bedenini dinlendirir, arındırır. Kasvet hali ruhtaki değişmelere işaret eder
çoğu zaman. Dört mevsimin içinde kış, yaşlılığa karşılık gelir ve ölümleri ve
akabinde yeni doğumları beraberinde getirir.
Zamanı gelir kış çözülür, ateşlerde kalır kar.
Cemrelerle beraber erik ve kayısı çiçekleri sarar dört bir tarafı.
Kar temalı bir şiirimle yazımı sonlandırmak istiyorum.
Sağlıcakla kalınız.
İlkay Coşkun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder