Beraberlik ve Birlik
ABD ve batı bizi her gün
sırtımızdan vursa da
biz yine de
“Araplar bizi
arkamızdan vurdu”
deyip durduk tarih boyunca
hep düşmanlarımızla öpüşüp
dost olabileceklerimize
döndük sırtımızı
Merhaba sevgili dostlar.
Bir öz eleştiriyle yazıma başlamak istedim. İnsanoğlu çok
değişken olabilen bir varlık. Kendi mayasında bulunan hasletler zaman ve
şartlara göre evrilip çok değişken haller alabiliyor. Akıl, fikir ve şuur
evrelerinde yol alması gereken insan, menfaatleri doğrultusunda acımasız da
olabiliyor. Bunun için vicdanını tatmin edici bahaneleri de hep buluyor.
Bu aralar “ihanet içerisinde olan ne çok insanımız
varmış” cümlesini ne çok kurmaktayız. Fikir, görüş, farklı parti
ayrışmaları elbette ki olacaktır ama “Benim
partim iktidar değilse ülke batsın” gibi bir ruh halinde olanların ruh
sağlıklarından şüpheleniyorum.“Benden olmayan
bir reisicumhur başta ise her şey kötüdür” gibi çok farklı versiyonlarda ki
hastalıklı düşünceler maalesef ki toplumumuzun içerisinde yaşam bulmaktadır.
Böl parçala,
zayıflat ve yönet mantığında olan Amerika ve batı maalesef ki amaçlarına ulaşma
yönünde çok yol kat ediyorlar. Toplumlarda ki milliyetçilik damarlarını da kötü
emellerine alet ediyorlar. Bu durum nedense çoğu zaman Müslüman âleminin
aleyhine oluyor. Dünya üzerinde ki Müslümanlar hep bu oyunun kuşatması
altındalar. Dünya üzerinde hangi ülke saf kendi ırkından oluşuyor ki. Başta
Amerika onlarca devletçiğe bölünmesi gerekmiyor mu bu mantıkla.
Önce canlı olma
sonrasında insan olma ve son olarak ümmet olma birlikteliği gelir.
Milliyetçilik daha sonrasında gelir. Türk olmamız önemlidir tabii de daha geniş
çerçevede Müslüman olmamız daha da önem arz eder. Eğer Müslüman Türk isek daha
anlamlı daha kıymetli, kuvvetli bir durumdur. Karşılaşmalarımda önce selamımızı
veririz, devamında da merhabalaşırız. İlki Müslümanlığımızdan, merhabalaşmamızda
Türklüğümüzden ve kültürümüzden gelir.
Biz Türkler ve biz
Kürtler aynı dine mensubuz ve birlikte kurduk bu ülkeyi. Hiç birimiz
diğerimizin yanında azınlık değiliz. Vatanımızın bir bölümünde kargaşanın, savaşın,
ölümün üst seviyelere çıktığı günümüzde Allah’tan kuvvetli tek başına bir
iktidar partisi var ülkemizde. Ülkemizin zayıf halini kollayan çevremizde o
kadar çok aç çakal var ki. Bunları görmemiz farkında olmamız ve daha da
önemlisi uyanık olmamız gerekiyor. Bu zamanda biz Müslümanlar, biz Türkler, biz
Kürtler daha akıllı olmalıyız.
Olmayacak bir
rüya... Diyelim ki Kürtler ayrıldı ve bir ülke kurdular. Ne olacak düşünün bir.
Başta Amerika olmak üzere güç müsveddesi gayri Müslim ülkelerinin kuklası,
kuyruğu olmayacaklar mı?
Dindar Kürt kardeşim!
Doğu ve Güney Doğumuzu büyük Ermenistan’a katma fikrine ne dersiniz?
Vatanımızda yaşayan
zengin Kürt kardeşlerimiz nasıl bakarlar bu olaya? Cennet ülkemizde aynı anda
dört mevsimi yaşamak varken bir mevsimle yetinme gayretleri neden?
Dünya üzerinde ki
bağımsızlıkları hepten ellerinden gitmeyecek mi? Kaynakları, zenginlikleri
batılı ülkelere akmayacak mı? Dünya üzerinde iki yüz ülke varsa, iki yüz bir
olacak, başka ne değişecek?
Ve bunun gibi
onlarca soru ama Müslümanlar daha da güç kaybedecekler dünya üzerin de. Kargaşa
hali daha da devam edecek ve bunun gibi birçok sıkıntı ve sorunla karşı karşıya
kalınacak.
Ülkemizde, birçok Müslüman
topluluk var. Onların da içinden ayrılma talebi olanlar çıkarsa ne olacak? Ben
inanıyorum ki bu ülkede yaşayan iş güç, mevki sahibi Kürt vatandaşların hiç
biri bu ülkenin bölünmesini istemiyor. Bunun çabasında olanlar apaçık dış
güçlerin oynattığı kuklalar. Onlar biz Kürt’üz diyorlar ama arkalarını dönüp
kıs kıs gülüyorlar. İşte bunların bu gülmelerini gerçek Kürt kardeşlerimiz
tarafından görülmesi bu aşamada önem arz ediyor.
Atamız Osmanlı
imparatorluğunu kurdu ise bunu birlik beraberlikle sağladı. Bırakın Müslüman
âlemini gayri Müslim topluluklara dahi kucağını açtı. Ey sağduyulu dindar Kürt
kardeşlerimiz! bırakın bu bölünme hayallerini. Özellikle sizler destek
vermeyiniz bölünmeyi düşleyen düşüncelere.
İnternette çok hoş
bir yazı okudum. Şöyle: “ Biz kardeşler
olarak seksen metre kare Toki arsası için kavga etmiş, dövüşmüş bir milletin
çocuklarıyız, kaldı ki ülkemizin koskoca bir bölümünün kavgasını vermeyelim”
türünden bir yazı idi.
Güzel bir karikatür
gördüm. Uçurumun kenarında Türk ve Kürt karşı karşıyalar. Kürt, Türk’ün ayağına
silah sıkıyor ama bu mermi kendisinin de uçurumdan düşmesine sebep olacağını
bilmeyecek kadar zavallı. Yaşananlar çok güzel karikatürize edilmiş değil mi?
Nasıl ki
her zemherinin çiğdemlerle, kardelenlerle, nevruzlarla karşılayan bir baharı
vardır. Müslüman âleminin çektiği bu zulümlerin, sıkıntıların sonrasında bir
bahar olacaktır inşallah. Çetin geçen hamilelik ve doğum sonrası ve ardından
gelen güzelliklere benzer güzellikler olacaktır. Bir musibet bin nasihate
karşılık gelir ya hani. Bu sıkıntılarımız biz Müslümanlara büyük dersler verir
inşallah. Dost edindiklerimizi gözden geçirip gerçek Müslüman dostluklarına
ulaşırız inşallah. Saflarımızı sıklaştıralım. Gerçek manada Müslüman ümmeti
olalım. Dualarımızın, gayretimizin bu
yönde olması temennisiyle.
Birlik
olalım, iri olalım, diri olalım ve sağlıcakla kalalım.
İlkay Coşkun
İrade Gazetesi / 2
Mart 2016 - Yazı No: 88
İrade Gazetesi-Birlik ve Beraberlik-02.03.2016-İlkay Coşkun
İrade Gazetesi-Birlik ve Beraberlik-02.03.2016-İlkay Coşkun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder