16 Şubat 2016 Salı

Dağlar mı insan mı engel?

Dağlar mı İnsan mı Engel?

eğerleri berkitilen atların
dağ yollarında rahvanız
acılar kaç odalı
kaç odada biz varız

kızıl elmamız bizim
yüzyıllardır dağlardır
bilmezler ki savaşları
hep atlar kazanır
hızlı koşanlar ancak anlar

Dağlar ne çok şarkıya güfte olmuştur. Gurbet kelimesinin geçtiği cümlelerde dağlar kelimesi kaçınılmaz olmuştur hep. Azametle birlikte uzaklığı da imler dağlar. “bir of çeksem karşı ki dağlar yıkılır”, “dağlar seni delik deşik delerim” “dağlar dağlar kurban olam yol ver gidem” ve daha niceleri dilimize dolanmıştır. Efkârlandığımızda hemen akla düşer dillendiririz.  Dağlar ne çok göç hikâyesine şahitlik etmiştir Anadolu da.

Dağlarla atlar her zaman yan yana anılır olmuştur çoğu zaman. Kıratlar için dağlar yol olmuş, mesken olmuştur tarih boyu.”Kıratımı şu karşıki dağlara sürmeli” diyen Köroğlu misali, dağlar dertle birlikte umut olmuştur. Özellikle göçebe toplumlar için dağlar ayrı bir öneme sahiptir. Toplumları yüzyıllar boyu düşman istilasından korumuştur, gizlemiştir dağlar.

Karlı kış günlerinde karın beyazlığı ile parlayan dağlar veyahut sisin pusun altında kalmış hiç görünmeyen dağlar, insanı ne çok etkiler. Yüzyıllar boyunca ne çok insana ne çok medeniyetlere kucağını açmıştır. Bağrından süzdüğü doğal sularıyla canlıları faydalandırmıştır.

Açık havada Erciyes dağına yolculuk beni her zaman heyecanlandırmıştır. Yaz günlerinde yüz kilometre uzaklıktaki köyümden Erciyes’i seyretmek bana türlü türlü duygular hissettirmiş, birçoklarında kalem kullandırmıştır. Koca bir şehri kollarıyla çevreleyip şehri kendisine yaslandırması orda yaşayanlar için daima güvence olmuştur. Koruyucu ve kollayıcı kişiler için “dağ gibi adam” diye boşuna dememişlerdir.

Tecer Dağının çevresinde birçok köy, oranın rızkını yemeye devam etmektedir. Yağdonduran’dan tırmanışın yazıda bir güzel, kışı da başka bir güzeldir. Kızıl Dağa tırmanış ve aynı şekilde iniş kaç insanı kavuşturmuştur yıllar yılı. Geminbeli ve Karabayır gibi geçitler Allah’ın yarattığı güzelliklere ne çok şahitlik etmiştir. Yanı başımızdaki Yıldız Dağı yıllar boyunca birçok misyonu yerine getirdikten sonra şimdi de kış turizmine hizmet vererek ayrı bir görev üstlenmiştir.

Dağlarıyla ünlü şehirlerimiz vardır. Bu şehirler dağların dibine kuruludur. Bursa gibi Kayseri gibi Amasya gibi Afyon gibi ve daha niceleri. Bunlardan en önemlisi korunaklı olması dolayısıyla birçok şehzadenin eğitim yeri olan Amasya şehrimizdir.

--
* koca dağı vadi zarifçe yarar
tarihi kral mezarları sarar
gözler Ferhat ile Şirin’i arar
şimal yıldızı ol gül şen AMASYA

* zirvesini gizleyen Uludağ
zamana dolan musiki, medrese önlerinden dökülür
yokuş yokuş yolları, kim bilir kaç insanı taşıdı
Nilüfer Mudanya uzun uzadıya Bursa
--
--
Dağ imgesini şiirlerimde daha çok gurbet, hüzün ve acılarla kullandığımın farkına vardım şimdi. Dağ benzetmesini, imgesini kullandığım bazı şiirlerimden bölümler paylaşmak istiyorum izninizle.
--
* aktı kar, paktı kar, yağdı kar
maske üstüne maske, dağdı kar
--
* zirvesine tırmandığım ulu şefkatin
dağ oldu kapısında günahlarım
--
* parıldayan fosfor
seveni sevene taşır
engin ovalar
dik yamaçlı dağlar
sevdaları yâre aşır
--
* ömür azalıyor demem
boşuna değil
kışa hazırlık zamanı
geçelim artık yazı
her aşk can yakıyor
her aşık vuruyor dağa
--
* aynı acıda aynı sancıda
yaramız dağ gibiydi
--
* gelir dağdan su
sudan balık
balıktan umut
umut dağ gibi gelir
--
* bizim dağlarımızdan yayılır taze kekik ve nane kokuları
henüz kabuk bağlamamış yaralar taşırken bağrımızda
--
* karnı acıyan dağların, kamburunu atar sırtından bir bir
en çok da sana güvenir sevdalın, kara gözlerin gülümsesin
--
Dağlar acı yüklüdür hasret yüklüdür ama ilham yüklüdür de. Ve öyle kalsın isteriz. İsteriz ki kötülükleri taşıyan eşkıyaların sığınağı olmasın. Ölümlere gebe olmasın isteriz.

Birlik ve beraberlik içinde, sağlıcakla kalınız.

Bir Dağ, Bin Ah!

kıştan sonra yaz gelir
bahara ayaz gelir
vuslatı bağlar, yayar acıyı
güneş bırakmaz düze, dağlar
buz keser, kavurur bedeni
-
gözyaşlarına sarılır ölüm
çıkmaz yol çaresizliğe
bir dağ gömer yüreğe
yana düşer kol kırılır
-
kahpece uygulanır sinsi plan
soluk bırakmaz nefesimde
cehaleti yaşatırken ağalar
bedduaları eksiltmez zaman
ağlar yaralar

-eşkıyalığın da bir şerefi olmalı-
-
en çaresiz yanlarımdan vurur
nefret tohumu eker yarınıma
savaş meydanlarından saçılır gün/ahım
kendi kitabına da uymaz soysuz eşkıya

feryadım yürek dağlar
yetiştirir nefrete bedelleri
avucuma düşürür kor
yanar ellerim

İlkay Coşkun
İrade Gazetesi/ 24 Şubat 2016 - Yazı No: 87
İrade Gazetesi-Dağlar mı Engel-İlkay Coşkun-24.02.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder