Tüketim Çağında AŞK
aşkı pazarlıyorlar
hep
defalarca
şiirlerde, kitaplarda
ve daha bilmem
nerelerde
aşkı sadece
yaşayanlar biliyor
hüzünlerde, ateşlerde
Merhaba sevgili
dostlar
Kitapçı raflarında
satışa sunulmuş, kapaklarında bolca aşk kelimesinin geçtiği, aşkı anlattığı
için çok satan kitaplar sosyal bir yaraya merhem oluyor mu? İnsanları aşk
konusunda eğitiyor mu bilmem ama ciddi bir pazarlama metası oldukları kesin. Başkasının
yaşadığı aşklardan, başkasının aşka dair fetvalarından, şiirlerinden bu denli
para kazanmayı, pirim yapmayı gayri ahlaki buluyorum. Aşkı anlatan tarihi
romanlar, aşkı anlatan hikâyeler, şiirler, metinler kitap evlerinin başköşelerine
kurulmuş durumda. Ayrıca çokça satan kişisel gelişim kitapları içerisinde de
aşk teması olanları önemli bir yer tutmaktadır.
Kimi toplumlar kimi
insanlar yaşantılarıyla destanlaşırlar, kimileri de yaşanmış destanları yazarlar.
Leyla ile Mecnun, Aslı ile Kerem, Ferhat ile Şirin ve nicelerinden sonra aşkı
yazan ve pazarlayan olduk. Efsanelerin, yaşanmış aşk hikâyelerin yazılı
metinler üzerinden nesiller boyu aktarılmasına karşı değilim. Buna kim karşı
olabilir ki. Hz Mevlana’nın Mesnevisinde geçen aşk ve sevgi metinlerini alarak
bunlardan yüz binler satıp isim yapmak ve büyük paralar kazanma işini
anlayamıyorum. Mesnevinin tercümesini ve şerhini yapan, ömrünü bu işe adamış olan merhum Abdülbaki Gölpınarlı bu işten kaç kuruş kazanmıştır düşünmek lazım.
Türkçemizde, “tribünlere oynamak” diye bir deyim yer
buldu son zamanlarda. Yazar okur arasındaki iletişimde okurun belli
zaaflarından faydalanmak, okuru sürü psikolojisi içerisine sokmak, okuru adeta
yolunacak bir kaz durumunda görmek ne kadar gayri adil, ne kadar gayri vicdani
bir durumdur.
Özellikle lise ve
üniversite gençliği en önemli müşteri kitlesi olarak görülmekte ve oyunlar daha
çok bunlar üzerine oynanmaktadır. Yazım kalitesini çok da yakalayamasalar da
aşk ve gençlik üzerinden popülaritesini artırmaktalar ve bu alan üzerinden
beslenmekteler. Bu yolu ve yöntemi seçmiş yazarlar için önemli bir kitleyi
oluşturur bu gençler. Ne kadar da kalıcı bir durum değilse de bu alan hep aktif
tutulmaktadır.
Kitapevleri sadece
parayı, geliri, satışı öncelememeleri gerekir. Kaliteyi, güzeli, edebi olanı,
emeği, faydalı olanı gözetmeleri de gerekir. Satış için öne çıkarılan
kitaplarda, rafların düzenlemesinde, okura tavsiyelerde, satış fiyatları gibi
birçok konuda okurlara karşı sorumlulukları vardır.
Aşk üzerine yazılan
kitaplar çoğu tanınmış yazarların yerine piyasaya empoze edilmek istenen
yazarlarla sunulur. İşin komik tarafı bu eserlerin, acemi sayılabilecek bu yeni
yetme yazarların değil de onların adına mahir editörler tarafından kaleme
alınıp pazarlanmasıdır. Bu hoş olmayan pazarlama şeklini bir alicengiz oyunu olarak
görüyorum.
Yaşadığımız
kapitalist dünya tüketime endeksli, kullanıp atmaya şartlandırmış örneklerle
dolu. Bu acımasız kullanma hali, aşk dâhil birçok değerimizin içini boşaltıp, kullanıp
atmaya alet ediyor bizi. Dededen kalan tarihi konağı birkaç daire karşılığı müteahhit
de peşkeş çeken bir evlat veyahut torunun, başkalarının aşkları üzerinden büyük
paralar kazanan bir yazarın ne farkı var Allah aşkına.
Biz şair ve
yazarlar, dikkat çeksin diye kitap kapaklarımızda, yazı başlıklarımızda, hatta
ve hatta yazı içeriklerimizde bu oyuna, bu metaya alet olmuyoruz mu?
Kim ne derse desin
aşk ve sevgi çok değerlidir. Aşk ve sevgi yoksunluğunda bu değerler daha çok
anlaşılır. Sevmenin çok kıymet taşıdığı günümüzde, aşkı elde etmek daha da zor
olsa gerek. Her şeyin kalitesi arttıkça fiyatı artmıyor mu?
Aşk ocaktan yani
yürekten çıkınca her tarafa yayılıyor.
Kitaplarda, dergilerde, medyada, filmlerde ve birçok yerde yerini
buluyor. Ya kaybetmenin acısıyla sürekli aranıyor ya da para eden iyi bir meta
olmasından dolayı çokça satılıyor.
Benim eleştirim aşkı metalaştıranlara, aşkı
pazarlayanlara, aşktan menfaat temin edenlere yöneliktir. Aşkın tılsımına,
aşkın gücüne hepimiz inanırız. Aşkla yapılan işler hep güzel olur.
Hayat
tanışma, buluşma, konuşma kadar basit
savaşmak kadar zor
sevmek gibi güzel
aşk gibi özeldir çoğu zaman
Sevgiyle, aşkla ve sağlıcakla kalın.
İlkay Coşkun
İrade
Gazetesi/ 17 Şubat 2016 - Yazı No: 86
İrade Gazetesi-Tüketim Çağında AŞK-İlkay Coşkun-17.02.2016
İrade Gazetesi-Tüketim Çağında AŞK-İlkay Coşkun-17.02.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder