Kibir Üzerine
Merhaba sevgili dostlar.
Günümüzde bireyselliğin daha ön plana çıkmasıyla birlikte kişideki kibir hali daha fazla belirginleşmeye, su yüzüne çıkmaya başladı. Henüz yaşını başını almamış genç insanlarda dahi bu nahoş hali gözlemleyebiliyoruz. Tevazudan uzak insanların varlığına şahit oluyoruz çoğu zaman. İmkanlar, çevre, eğitim, inanç zayıflığı gibi faktörler kibri tetikleyen en önemli unsurlardır.
Bu kibir halini birçok alanda gözlemliyoruz. Örneğin, insan işinde ne kadar mahir olursa olsun, karşısındakini üstünlük kompleksiyle dinlememesi, paralel hatta zaman zaman alçak gönüllü ruh haliyle dinleyebilmesi ne kadar önemli. Yoksa karşısındaki insanla arasında setler oluşturur ister istemez.
İmkanları artan birtakım insanların tevazu hasletleri ivme kazansa da genelde birçokları ne yazık ki şımarıyorlar. Kimi insan gururda motivasyon arıyor kimi insan tevazu ile büyüyor çoğu zaman.
Kibir eylemi, en çok konuşma eylemi ile kendisini gösteriyor kişide. Kibir yüklü insan, kibriyle birlikte çok konuşuyorsa, karşısında ki insana ne kadar uzaktır aslında. Bu durumda insan iki eylemle tepkisini koyar. Kimi zaman kendisini yetersiz görüp susar, kimi zamanda “susma” eyleminin kıymetini karşıdakine göstermeye çalışır görselliğiyle.
Kibir halini toplumun birçok katmanında gördüğümüz gibi, sanat çevrelerinde, yazan çizen insanların içinde de çokça şahit oluyoruz. Kibir libasını giyinenler hiç beklenmedik insanlardan, hiç beklenmedik çevrelerden bile çıkabiliyor. Sürekli “kalite” kelimesinin geçtiği cümleler kuran ve cüssesinden büyük laflar eden bir insan profili düşünün lütfen. Bu insan ya entelektüel çevrelerin veyahut elit mahallelerin kıymetli bir ferdi ya da benlik duygusunu çok geliştirip kibriyle süsleyen bir ukaladan başkası değildir bence. Kibir, kibirdir, başka kelimelerle, başka sıfatlarla hiç kimse yumuşatmaya, dönüştürmeye çalışmasın. Genelde ünlü sanatçılar için kullanılan kapris nitelemesi basbayağı kibir değil midir sizce?
Uç nokta bir bakış açısı ama çok kibirli insan görünce, bunlara karşı neler yapılabilir türünden fikirlerde geliştirebiliyor. Mesela, kişisel gelişim dersleri ile tavan yaptırılan benliklere karşı aşağılama seansları düzenlenmeli ki insan benliği üzerindeki denge biraz olsun sağlanabilsin türünden komedileri dahi düşünebiliyor insan.
Kibirli bir şekilde acımasız eleştiriler sarf eden insanların çoğunluğuna dikkat edin bir. Aşağıdakilerden ziyade yukarıdaki insanlara bakmaktan kaynaklandığını görürsünüz apaçık.
Benlik duygularını fazla besleyen insanlar, bilinmeyen diğer tarafta nasıl karşılanırlar bilmem ama ölümleriyle bütün Türkiye'nin yollara döküleceğini zannediyorlar oysa cenazeleri biraz kalabalık oluyor sadece. Ayrıca, gururlu ve mağrur yaşayan insanın ölüm anında ezik olacağı kuvvetle muhtemeldir.
Kibir, kibir sahiplerini ateşlemesinden öte yanıp küle döndürür. Kibrini dizginleyip derviş sukutuna ulaşanlar kendilerini ve çevrelerini korurlar daima.
Ne kadarda olsa ölüm her yaşta olanları seçerek alıyor olsa da belli bir yaştan sonra toplayarak yoluna devam ediyor. Biz orta yaş insanların birçoğu otuz yıl sonra bu dünyada olmayacağız. Ne olursak olalım kibirli, gururlu, kendini beğenmiş ruh halini taşımamızın ne bir anlamı ne bir gereği vardır.
Kibirden uzak güzel günler diliyorum. Kalın sağlıcakla.
İlkay Coşkun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder