9 Ocak 2019 Çarşamba

Kese Kâğıdına Kulp

Kese Kâğıdına Kulp

Naylon poşet mevzusunun çok ele alınmasının insanları amiyane tabirle baydığı söylenmekte. Son zamanlarda naylon poşetin paralı olması ve bu durum karşısında takınılan olumlu ve olumsuz tavırlara bu aralar bolca şahit oluyoruz. Tenkit olmadan tekamül olmaz diyerek biz yine de bu konunun mülahazasını yapalım.

Bu konu hakkında bilgi eksikliklerimiz var. Marketlerden alınan yirmi beş kuruşun on beş kuruşu devlete geri dönüşüm katkı payı olarak dönmektedir. Markete on kuruşu kalmaktadır. Nisan 2019 tarihinden itibaren de kasalar da reklamsız poşete geçileceği söyleniyor.

Olumlu davranışlar öğretilebilir, eğitilebilir bir gerçek. Naylon poşet kullanımının çok olması ve çevreye verdiği zarar biliniyor. Bu bilindik ayrıntılara girmek istemiyorum. Yüzde kırklar elliler seviyelerinde kullanımın azaldığı şimdiden dillendirilmektedir. Paralı olması tüketimi illaki azaltacaktır. Bu uygulama ile file, kese kâğıdı, bez çantaya yöneliş gün geçtikçe artacaktır. Gönül isterdi ki naylon poşet kullanımını azaltmak için devletimizden önce çevreciler, gönüllü kuruluşlar, sivil toplum örgütleri tarafından projeler geliştirilerek toplumu bilinçlendirme yönüne gidilseydi keşke. Ayrıca naylon poşet kullanımı çevre ve israf sorunlarımızın sadece bir parçası durumundadır. Bunu da görmemiz gerekiyor.

Naylon poşeti birkaç kez kullanıp sonunda da çöp poşeti olarak değerlendiren insanımızı çokta eleştirmemek gerekir. Hani bir kitabı, dergiyi, gazeteyi onlarca insanımızın okuyup değerlendirdiği gibi bir tasarruf yönümüz her alanda var. Dar gelirli fakir insan paraya daha çok ihtiyaç duyar. Çünkü para ısınmadır, ekmektir, barınmadır. ‘Yanan kavurga sıçrar’ sözünü boşuna kullanmamış büyüklerimiz. Plastik ve kâğıt atık gibi geri dönüştürülebilen çöplerimizi bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi biriktirerek paraya dönüştürebileceğimiz projeler geliştirilse keşke. El eli yıkar elde yüzü yıkar sonuçta. 

Her ne kadar uygulamanın zamanlaması noktasında haklı bir itiraz olsa da iyi bir uygulama olduğu kanaatini taşıyorum. Alt ve orta gelir seviyesinde olan insanımızın kışın ısınma giderleri ve ekonomik krizle beraber zamlar daha çok etkilemişken küçük bir meblağda olsa yirmi beş kuruşun zamansızlığına dikkat çekmek istiyorum.

Bir de madalyonun diğer yüzü var. Fakir bir insan ne kadar naylon poşet kullanıyor? Ne kadar alışveriş yapabiliyor gibi sorular olayın başka bir boyutu.

Ayrıca naylon poşetlerin tamamen ücretli olduğu da yok. Ekmek, meyve, sebze gibi marketin iç reyonlarında reklamsız poşetler bedava verilmektedir. İleri de bunlarda da bir dönüşüm olacaktır muhakkak. En azından şimdilik uygulamaya uyum sürecinde bu geçiş zaman kazandıracak hepimize. Poşete para ödemek istemeyen ve çöp torbası kullanım alışkanlığı olan insanımızın şimdilik ihtiyacını giderecektir. Aynı zamanda bazı manavlarda yıllardır meyve ve sebzeleri koydukları kese kâğıdı kullanımı var. Zamanla bu kese kâğıtlarına tutacak bir kulp yaparlar belki.

Nasıl ki kapalı alanlarda sigara yasağı uygulamasında da zorlanmalar ve yeni duruma itirazlar oldu ama şimdi kapalı alanlarda sigara yasağına gayet güzel uyum sağlandı. Paralı poşet uygulaması da bir nevi buna benziyor. Çokta abartmaya gerek yok bence.

Velhasıl olumlu ve olumsuz yönleriyle hayat mücadelemiz devam ediyor.  Her şeye rağmen merhum Neşet Ertaş'ın dediği gibi;

“Tel kırılsın da gönül incinmesin” yeter ki.

Kalın sağlıcakla.

İlkay Coşkun
14.01.2019


Yazı No: 8

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder