Naylon poşet mevzusunun çok ele alınmasının insanları
amiyane tabirle baydığı söylenmekte. Son zamanlarda naylon poşetin paralı
olması ve bu durum karşısında takınılan olumlu ve olumsuz tavırlara bu aralar
bolca şahit oluyoruz. Tenkit olmadan
tekamül olmaz diyerek biz yine de bu konunun mülahazasını yapalım.
Bu konu hakkında bilgi eksikliklerimiz var. Marketlerden
alınan yirmi beş kuruşun on beş kuruşu devlete geri dönüşüm katkı
payı olarak dönmektedir. Markete on kuruşu kalmaktadır. Nisan 2019
tarihinden itibaren de kasalar da reklamsız poşete geçileceği söyleniyor.
Olumlu davranışlar öğretilebilir, eğitilebilir bir gerçek.
Naylon poşet kullanımının çok olması ve çevreye verdiği zarar biliniyor. Bu
bilindik ayrıntılara girmek istemiyorum. Yüzde kırklar elliler seviyelerinde
kullanımın azaldığı şimdiden dillendirilmektedir. Paralı olması tüketimi illaki
azaltacaktır. Bu uygulama ile file, kese kâğıdı, bez çantaya yöneliş gün
geçtikçe artacaktır. Gönül isterdi ki naylon poşet kullanımını azaltmak için
devletimizden önce çevreciler, gönüllü kuruluşlar, sivil toplum örgütleri
tarafından projeler geliştirilerek toplumu bilinçlendirme yönüne gidilseydi
keşke. Ayrıca naylon poşet kullanımı çevre ve israf sorunlarımızın sadece bir
parçası durumundadır. Bunu da görmemiz gerekiyor.
Naylon poşeti birkaç kez kullanıp sonunda da çöp poşeti
olarak değerlendiren insanımızı çokta eleştirmemek gerekir. Hani bir kitabı,
dergiyi, gazeteyi onlarca insanımızın okuyup değerlendirdiği gibi bir tasarruf
yönümüz her alanda var. Dar gelirli fakir insan paraya daha çok ihtiyaç duyar.
Çünkü para ısınmadır, ekmektir, barınmadır. ‘Yanan kavurga
sıçrar’ sözünü boşuna kullanmamış büyüklerimiz. Plastik ve kâğıt atık
gibi geri dönüştürülebilen çöplerimizi bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi biriktirerek
paraya dönüştürebileceğimiz projeler geliştirilse keşke. El eli yıkar elde
yüzü yıkar sonuçta.
Her ne kadar uygulamanın zamanlaması noktasında haklı bir
itiraz olsa da iyi bir uygulama olduğu kanaatini taşıyorum. Alt ve orta gelir
seviyesinde olan insanımızın kışın ısınma giderleri ve ekonomik krizle beraber
zamlar daha çok etkilemişken küçük bir meblağda olsa yirmi beş kuruşun
zamansızlığına dikkat çekmek istiyorum.
Bir de madalyonun diğer yüzü var. Fakir bir insan ne kadar
naylon poşet kullanıyor? Ne kadar alışveriş yapabiliyor gibi sorular olayın
başka bir boyutu.
Ayrıca naylon poşetlerin tamamen ücretli olduğu da yok.
Ekmek, meyve, sebze gibi marketin iç reyonlarında reklamsız poşetler bedava
verilmektedir. İleri de bunlarda da bir dönüşüm olacaktır muhakkak. En azından
şimdilik uygulamaya uyum sürecinde bu geçiş zaman kazandıracak hepimize. Poşete
para ödemek istemeyen ve çöp torbası kullanım alışkanlığı olan insanımızın
şimdilik ihtiyacını giderecektir. Aynı zamanda bazı manavlarda yıllardır meyve
ve sebzeleri koydukları kese kâğıdı kullanımı var. Zamanla bu kese kâğıtlarına
tutacak bir kulp yaparlar belki.
Nasıl ki kapalı alanlarda sigara yasağı uygulamasında da
zorlanmalar ve yeni duruma itirazlar oldu ama şimdi kapalı alanlarda sigara
yasağına gayet güzel uyum sağlandı. Paralı poşet uygulaması da bir nevi buna
benziyor. Çokta abartmaya gerek yok bence.
Velhasıl olumlu ve olumsuz yönleriyle hayat mücadelemiz
devam ediyor. Her şeye rağmen merhum Neşet Ertaş'ın dediği gibi;
“Tel kırılsın da gönül incinmesin” yeter ki.
Kalın sağlıcakla.
İlkay Coşkun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder