8 Mart 2019 Cuma

Mevsim Geçişleri

Mevsim Geçişleri
 
Mevsim geçişleri hep bir telaşın, hareketliliğin ve akabinde hastalıkların buluşma noktası gibidir. Bu durum sonbahardan kışa ve kıştan bahara geçişte daha çok kendini gösterir. Kışı bir dip nokta kabul edersek sonbaharla inişi baharla da tırmanışı imler adeta. İnsan ömründeki çocukluk, gençlik, ihtiyarlık gibi süreçlerin bir benzerini mevsimlerde yaşar. Gece ve gündüz daha küçültülmüş bir örnektir. Coşum ve doyum halini inişli çıkışlı da olsa her mevsim yaşarız. Geçmiş, bugün ve gelecek üçlü sacayağında çıraklık, kalfalık ve ustalık süzgecinden geçip yolumuza revan oluruz. Önüne set kurulamayan akarsu misali zaman ırmağında talihimizi ve tarihimizi yaşarız.
 
Mevsim geçişlerinde sıcaklık, soğukluk, esinti, sakinlik, yoğunluk sığlık, basınç hali gibi atmosferik değişkenlerle daha çok hissederiz. Bir yer de hep kış veya hep yaz varsa mevsim geçişleri sözü yaşamsallıktan uzakta bir yerdedir. Güneşin yörüngesindeki dünya bir düzen çerçevesinde her yeni günle ve mevsimle kendini yeniler. Mevsimleri daha anlamlı kılan, ardı sıra döngüsel takiptir. Soğuğu, yokluğu, azlığı yaşatan bir mevsimin hemen öncesinde bolluğu, bereketi ve hasadı da yaşarız.

Dengenin olduğu dünyamızda günün uzununu, kısasını, mihricanı, gel git’ini, güneşin doğuşunu, batışını ve nice farklı olayı yaşarız. Vuku bulan her bir dip ve tepe nokta geçişkenliğe zemin hazırlar. Ortalama bir insan ömründe toru topu 70-80 kez mevsimleri yaşar insan. Bunun gibi kurban bayramı, ramazan bayramı ve sene başları da böyledir.

Ülkemizde dört mevsim yaşansa da bazı mevsimler, bazı bölge ve şehirlerimizde meşhurdur. Kışa nerede doğdun diye sormuşlar. Erzurum’da doğdum ama Sivas’ta ikamet ediyorum cevabını vermiş. Sivaslıya askerde komutanı sormuş. Evladım, bir senede kaç mevsim var? Cevap; dört komutanım. Şöyle ki İlkbahar, yazbahar, sonbahar ve kış der. Tarih boyu tarım toplumu olmamızdan mütevellit bunun gibi hikâyeleşmiş daha çok mevsim, tabiat temaları var. Mevsimler ve tabiat ile ünsiyet kurmamız tarih boyu hep var ola gelmiştir.

Hayatımızın her alanında değişik değişik geçişleri yaşarız. Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, hatta hatta doğum ve ölüm bile bir nevi geçiş değil mi? Yaşamsal maddeler hücre zarından hep geçiş halindedir. Her canlı ontolojik kodlarında halini ve hal değişmesini yaşar. DNA, RNA, kan ve hücrede de bu haller kendi düzeyinde yaşanır. Ayrıca huruç zamanı geldiğinde hep bir göç halini yaşarız. Göçmen kuşlar gibi mevsimsel bir düzen olmasa da insan hayatında bu hali her an yaşayacak ahval içerisindeyiz.

Nasıl ki bir çocuğun doğumu annenin doğumunu da yenilenmesini de getiriyorsa her bir mevsim geçişi dünyamızı yeniden doğuruyor, yeniliyor adeta. Tüm ikilikleri mevcut olan dünyamızın ve biz insanların bu gelgitlerinin yanında, gidiş istikameti hep muvazene üzre oluyor.

Kalın sağlıcakla.

İlkay Coşkun
11.03.2019

Yazı No: 16
http://www.yenidogruhaber.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder