Sözü Güzel Söylemek
İnceliğin, zarafetin, letafetin,
ağırbaşlılığın, terbiyenin, olgunluğun, medeniyetin son kerte dışa vurumudur
sözü güzel söylemek. Sözü güzel söylemek, güzel konuşmayı da içinde barındırsa
da daha derin ve kapsayıcı anlamlar içerir.
Hani “Ne güzel söylemiş atalarımız” diyerek
yazımızı, sözümüzü kuvvetlendirmeye ve dahi süslemeye çalışırız. Anlatımdaki
öze, güzelliğe hayran oluruz. Güle, bülbüle, “ne güzel yaratmış yaradan” nazarıyla bakarız. “Güzel bakan güzel görür” diyerek bakış çerçevemizi oluştururuz. “Güzele bakmak sevaptır” kurnazlığını
güderiz başka bir zaman. “Güzeli herkes
sever” diyerek insanın özünü betimleriz.
Kaba ve
sinkaflı sözlere de şahit oluruz maalesef. Arzulanan güzel halin galebe
çalması, kuvvetli olmasıdır. Zıtlıkların mücadelesi savaş haliyle kendini
gösterir. “Söz ola kese savaşı, söz ola
kestire başı” diyerek ağızdan çıkanın önemine dikkat çekeriz. Sükût ile
sözü dengelemeye çalışırız. “Söz gümüşse sükût
altındır” diyerek ağırbaşlılığa, terbiyeye davet edip her ağzı olanın
konuşmaması gerektiğine dikkat çekeriz. Ne kadar söz dolaşımda olsa da “Sözün Özü”ne her zaman ihtiyaç duyarız.
Sözün senet olduğu bir dünya tasavvuru yaparız. “Sözüm söz” diyerek sözü pekiştirip güven telkin ederiz. “Sözünün eri” insanlarla dost olmayı
yeğleriz. Adı kötüye çıkmış kelimelerden hep kaçmaya çalışırız. Kelimeleri farklı dizene şair ve yazar denmez
mi bir taraftan? Hatip değil midir bizi alıp yeni dünyalara götüren. Güzel konuşanlara, güzel hitap edenlere hep
bir gıpta ile özenerek bakmaz mıyız?
Güzel sözde,
güzel konuşmada samimiyet vardır. Kısır döngü menfaatleri, hesapları kapsamaz.
Ulvi değerleri taşır, doğruluk vardır. Nasihat ve dua güzelliğindedir. Selamı
ve hal hatır sormayı her daim içerisinde barındırır. Sevgiyi, aşkı, muhabbeti
hep yanında bulundurur güzel söz. Şekilden öte öze yönelişi, istikameti imler
her daim.
Fani dünya tarlarında hoş
bir seda bırakma gayretimizi son demine kadar kullanıp “göç yolda düzülür” diyen atalarımızın uygulamaya, harekete ve
devamında berekete verdiği ehemmiyeti önemseriz.
Kalubela da verdiğimiz
sözleri genlerimizde taşırız. Özümüzde iyiyizdir daha sonraları bozuluruz.
Çocuklarımız doğuştan günahsızdır, apaktır. Doğuştan Müslüman ehliyizdir. Veda
hutbesindeki sözler kulaklarımızdadır “ey
insanlar” hitap başlığı altında. Anne, baba veya büyüklerimizin güzel
sözleri kulaklarımızda küpedir. Güzel söz ilaç gibidir, acıyı hafifletir,
yaranın hızla kabuk bağlamasını sağlar, küsleri barıştırır, savaşların önüne
set olur. Tatlı söz olup yılanı deliğinden çıkarır çoğu zaman.
Kalın sağlıcakla.
İlkay Coşkun